Meşhur üç distopyanın(diğerleri biz ve 1984)kronolojik olarak yayımlanma tarihlerine bakılırsa ikincisi,ki derinlik bakımından 1984 kadar derin görmesem de akıcılık bakımından en iyisi.Adeta aynı 'fabrikadan' çıkmış insanların oluşturduğu bir dünya,bir evren...Toplumun en büyük ereği mutluluk ve huzurdur ve bunun için insanı insan yapan bir çok eylem ve fikirden vazgeçmeye hazırdır ki vazgeçmiştir de.İnsanlar mutsuzluğu,başı bozulukluğu,acı çekmeyi unutmuştur,açıkçası 'fabrika' o kadar iyi çalışmıştır ki insanlar bu kavramların ne olduğunu bile bilemez hale gelmiştir.Bir tek Bernard Marx adında bir karakter(ki onun da fiziksel kusuru olduğu için bu yola girdiği kitapta alt metin olarak belirtilir) bu sistemi tam olarak olmasa da sorgulamanın kıyısından geçmiştir.Herkes iyidir,her şey mükemmel bir düzen içinde devam etmektedir.Ta ki bu düzenin dışında bambaşka bir hayat sürmüş vahşilerden biri olan John'un bu düzeni ziyaret etmesine kadar.John gayet ilkel olan bir toplumdan bu gayet 'medeni' olan topluma gelmiştir ve düzenle olan uyumsuzluğu yavaş yavaş belirmiştir;onun istediği aynı kalıba girmeyi red etmektir ve gerektiğinde mutsuz olma hakkıdır.Bir vahşinin 'medeniyetteki' serüvenini anlatan ve şu ana kadar ona yönelik övgüleri fazlasıyla hak etmiş bir başyapıttır kitap.