Ayrılmak çok zor bazı kitaplardan!
Hele o kitap sayfa sayfa içine işlediyse...
Artık ellerin bıraksa da zihnin, kalbin o kitapla yaşamaya devam edecektir!
Mihmandar
Hicretle başlıyor eser.
Ta o an hissettim eserin sayfalardan yüreğime hicret edeceğini!
Hz. Peygamber ile bir yolculuk...
"Azıcık sabret, Allah belki sana bir yol arkadaşı
Sende yer yüzüdür gövde bulan
Ey Suların sonsuzluğu
Bakışlarım demir atsın gözlerinin limanına
Fırtınalara yorgun yüreğim ;
Sana Bütün Sabahlarım sesinde ağarsin
Keder tırmanmasın yüzüme bir daha;Sarmaşık gibi;
Öpüşlerin damlasın çöl dudaklarıma
Biliyorum; Yüreğim durgun sudur; dindiğim
Korku kıyılarımı sildiğim
Sana geldim
Sustum ve yumdum
İki
YouTube kitap kanalımda Antik Acılar kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/a3ctaLux8B4
Cemal Süreya'nın, hakkında "Her gün, düşünüyorum, yarın ne yapacak, ne diyecek diye." dediği adamdır Sunay Akın.
Yani bir düşünün, sizi her gün düşünen ve ne yapacağınız hakkında merak içerisinde olan bir Cemal Süreya var. Eliniz ayağınıza dolaşırdı belki kim bilir? Üniversiteye hazırlanan ya da okul birincisi olmak için çabalayan bir gencin yakalamak için çabaladığı nesnel başarıdan ne farkı var peki Sunay Akın'ın yazım tarzının?
Anı defterine bir şeyler karalayan yağmur damlacıkları, dağın ardından kentin ilk gökdeleni görününce yüreklerindeki telaşı duyulan mısır tarlaları, savaş gemilerinin artık geçmediğini unutan iskelelerin altına sığınmış denizler, batmak üzere olan gemide herkes panik içindeyken iplerinin çözülmesine sevinen bir filika... Bunlar nasıl kişileştirmelerdir? Cemal Süreya boşuna meraklanmamış bence Sunay Akın hakkında.
İnsanların bir türlü farkına varamadığı bir güzellik olan yalnızlığı Sunay Akın nesnelere sanki doğuştan bir yetenek gibi görünecek şekilde gerekli mesajları yerine ulaştırmak üzere yüklemeyi başarmış. Çağdaş tüketim kültürü üstü kapalı bir anlatımla harika bir şekilde eleştirilmiş. Epey naif bir şekilde kimseyi kırmadan çağdaş rahatsızlıklarını dile getirmiş sayın Akın.
Zaten artık geçmişte kalan acılarımız bile o değerli yalnızlıklarının bu kadar farkındalığında olarak yaşayabiliyorken, modern acılar kim oluyormuş ki onların yanında?
Antik AcılarSunay Akın · İş Bankası Kültür Yayınları · 20162,928 okunma
Aslında yıldızlar milyonlarca yıl sönmüş ama biz onları hâlâ görüyoruz. Yanılsama işte..
Yüreğimizdeki acılar da benziyor aslında yıldızlara.
Her ne kadar geçer desek de, silmek istesek de izi hep kalıyor derinlerimizde..
Yıldızlar gibi hep vardır acılarda ama farkedeni, bakanı azdır ikisinin de..
Yıldızların ışığı ise benzer gülüşlerimize, uzaktan güzel görünür, mutlu.. ama o ışık yanılsamadır.
Tıpkı acılarımızı saklamaya çalıştığımız yüzümüzdeki o gülümseme gibi..
Gökyüzü güzel görünsün diye yıldızlar,
Acılarımız görünmesin diye yüzümüzde gülüşlerimiz kalıyor geriye..
İşte yıldızlar ne kadar da benziyor acıların iz bıraktığı bir yüreğe...
Gözlerinden uyku akan bir taksinin içindeyim
Geçip gidiyorum bütün hayatımı da seni de
Başkent en pahalı örümceğini biriktiriyor
Unutkanlık, acı, acılar,acılarımız
Biliyorum sen kaldın bir de hayatım kaldı geride