“Saklı” Ayfer Tunç’un ilk kitabı, benim de kendisinden okuduğum ilk kitap oldu. Genç yazar bu kitabında genel olarak şiirsel bir üslupla yazdığı öykülerini hassas bir anlatımla ortaya koymakta. 1988-1989 Yunus Nadi ödülünü aldıktan sonra yayınlanan bu kitap yazarın kurgusunun gücü hakkında bir fikir vermekte.
Yanlış bir zamanda, yanlış bir
Evvelotel - Saklı okuduğum dördüncü kitabı oldu yazarın.
Erhan Bey'in açıklayıcı incelemesinden #41714653 sonra anladım bu kitabı nasıl okumam gerektiğini. Ayfer Tunç, Saklı ile 1989'da Yunus Nadi Öykü Armağanını almış ve yıllar sonra Evvelotel kitabında Saklı'daki tüm hikâyeler üzerinden yeni
Sizi anlıyorum gülümsemesi belirdi yüzünde, kim, kim olduğunu belli etmek ister ki gülümsemesi, hepimiz başka biri değil miyiz başkalarının yanında gülümsemesi.
En ilginci de en az ilgi gören kitabım olmasıdır. Ciddi okurum olduğunu iddia eden bazı okurlarımın bile
Evvelotel - Saklı'den haberi yok. Üstelik en iyi öykülerin bunda olduğunu düşünüyorum. Tamamı değil elbette ama birkaçı, mesela "Acılezzet', "Kibir", "Hiçbir Hikâye Göründüğü Kadar Temiz Değildir" yazdığım en yoğun, en kıvamlı metinler bence.
Mesela Capgras Sendromu maddesini okudum geçenlerde: 'Başkalarının ya da kendisinin aslında başkaları veya kendisi olmadığı, onların yerini sahtelerinin yani kopyalarının aldığı kuruntusu .. .' diyordu sözlük.
Bütün romanlarını,üstüne Kırmızı Azap’taki öykülerini okumuş olmak sadece şu cümlenin gerçekliğini artırıyormuş meğer:”En güzel Ayfer Tunç kitabı henüz okunmadı” Asaletine yaraşır şekilde sessizce ve sabırla sırasını bekliyormuş!
İçindeki her öykü beni benden aldı.Kitabın yarısını iki defa okudum. Nedenine gelince, Saklı onun ilk öykü kitabı, ilk eseri. Yaklaşık yirmi yıl sonra Evvelotel ile ondaki öykü karakterlerine enfes dokunuşlarla yeniden can verir.Kitap Evvelotel kısmıyla başlıyor, Saklı’ya geçince iki bölüm arasındaki paslaşmaların hiçbir detayını kaçırmamak için yeniden Evvelotel kısmıyla beraber okudum. İyi ki de öyle yaptım çünkü biliyorum Ayfer’imin en etkili içe dokunuşları ufacık detaylarda gizlidir,yine öyleydi.
Her öyküyü farklı bir dokunuşla dirilterek ilk eserinin değerini artırmış canım Ayfer’im. Birinde figüran olan diğerinde baş kahraman veya bazen de öykünün tamamı artık diğerinin nesnesi. Her öykü apayrı dokundu ama “Acılezzet” bir başkaydı!Bir yandan “Bir gün herkes kendi olsun” dizesini barındıran Edip Cansever şiirini okutturdu bir yandan “ağladıkça” kelimesi geçen adres vermediği şarkı Ahmet Kaya’nınkini dilime doladı. “Silentium” ve ikiz öyküsü “Tevekkül” de Cafer’in hikayesi çok dokundu. “Serim-Düğüm-Çözüm” deyse kendi yazarlık deneyiminin başlangıç yıllarına özgün bir dokunduruş hissettim ve çok hoşuma gitti.