Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zariyat suresi 49. ayeti incelediğimizde ayette diyor ki: "Düşünüp ibret alasınız diye her şeyden iki çift yarattık." Ayeti okuyan imamı Fahrettin Râzi, zaten iki geçiyor, çift demeye ne gerek var, diye orada geçen çift kelimesinin neden orada olduğunu anlamaya çalışsa da başarılı olamıyor. Elmalılı da, imam Fahrettin Râzi'ye ithafen, "Ey imam, senin bu asırda olman lazımdı" diyerek ayeti şöyle açıklıyor: Bitkiler, insanlar gibi sadece çift üremeye sahip değildir. Hem eşeyli hem de eşeysiz olarak ürerler. Kelimeye dikkat edildiğinde "iki çift üreme vardır" sözünde neden iki çiftin geçtiği anlaşılacaktır. Bitkilerin bazısında erkek dişi aynı ağaçta bulunurken bazısında erkekle dişi farklı ağaç tadır. İşte Kur'an, bilimin bile birkaç yüzyıl önce bulduğu bitkilerin iki çift üremesi hakikatini ta 1400 yıl öncesinde biliyor ve barındırıyor. Bunu da batını bakışa sahip bir insan anlıyorsa bu mucize değil de nedir?
Zaten olmadık hayaller kurarım...
Zaten ben olmadık hayaller kurarım, Mesela içimden bir ses; Ya yağmur damlası ya da telgrafın tellerine sıra sıra dizilmiş serçelerden biri ol diyor. Gönlümse, kuşlar konar çiçek açarım, ağaç dalı olmak istiyor. Ben ki, ağaçları geceleyin sallayınca yıldız düşeceğine inanırım Dökülen yapraklar ya kelebek olsun, ya da serçe...!
Reklam
"Seni seviyorum,” dedim bir kez daha ve titrek elimi uzatarak elini tuttum, dudaklarıma götürdüm, öptüm. Hiç karşı koymadı ama olduğu yerde hafifçe sindi. Haşin değil fakat çatık kaşların eşlik ettiği, kederli ve şaşkın bakışını görebiliyordum. Ardından bir karara varmış gibi elimi kendine doğru çekti ve aynı anda kendisi de biraz öne
Bir anlamda ben sahiden de ölümle burun buruna yaşadım ne de olsa. Ağaç dalına yapışıp kalmış böcek kabuğu gibi, rüzgâr biraz güçlü esse sonsuza kadar savrulup gidiverecekmiş gibi, bu dünyaya yapışıp yaşamayı sürdürdüm ya işte.
Tam olarak bu ...
"Bu devir, sıradan insanın en parlak zamanı; duygusuzluğun, bilgisizliğin, tembelliğin, yeteneksizliğin, hazıra konmak isteyen bir kuşağın devridir. Kimse bir şeyin üzerinde durup düşünmüyor. Kendisine bir ülkü edinen çok az. Umutlu birisi çıkıp iki ağaç dikse herkes gülüyor: "Yahu bu ağaç büyüyünceye kadar yaşayacak mısın sen?" Öte yanda iyilik isteyenler, insanlığın bin yıl sonraki geleceğini kendilerine dert ediniyorlar. İnsanları birbirine bağlayan ülkü tümden yitti, kayıplara karıştı. Herkes, yarın sabah çekip gidecekleri bir handaymış gibi yaşıyor. Herkes kendini düşünüyor. Kendisi kapabileceği kadar kapsın, geride kalanlar isterse açlıktan, soğuktan ölsün, vız geliyor."
Öfke fırtına gibidir. Geride kırılmış çok ağaç bırakırsın.
Reklam
Doğrulup gözlerine baktığımda gördüğüm tek şey yeşil . Yosunlu ormanlar. Karanlık okyanus suyu . Zengin bir ağaç örtüsü ve ömür boyu anlatılmamış sırlar görüyorum .
Yaşamak hoş bir âdet. Yaşamın kolu kanadı var ölüm genişliğinde. Sıçrayışı var aşk ölçüsünün. Yaşam, âdet rafının kenarı değil ki çıksın senin, benim hatırımdan. Yaşam, cezbesidir devşiren bir elin. Yaşam bir turfanda incirdir, yazın buruk ağzında. Yaşam, ağaç boyutu haşerenin gözünde. Yaşam, yarasanın deneyimi karanlıkta. Yaşam garip bir duygu göçmen kuştaki.
Sayfa 190
Hayat rüzgar gibidir mücadele etmezsen ağaç gibi düşersin.
üçyüz bin nebatî ve hayvanî taifeleri beraber, birbiri içinde, yanlışsız, hatasız, karıştırmayarak, şaşırmayarak; mükemmel, muntazam ve bazen ağaç gibi bir kelimede bir kasideyi ve çekirdek gibi bir noktada bir kitabın tamam bir fihristesini yazan bir kalem işlediğini gözümüzle gördüğümüz...
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.