Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Dorian Gray'in Portresi
!SPOILER İÇERİR!
"Her mükemmel varlığın ardında da mutlaka bir trajedi vardır." (S. 42)
Bu kitap beklediğimin üstünde bir etki bıraktı bende. Önce içinizde kıvılcımlara sebep olup, daha sonrasında bu kıvılcımları önü alınamaz alevlere dönüştüren bir kitap bu. O yüzden okurken, alevlerin esiri olmamaya dikkat edin.
Lord Henry, Basil
Aslında kitap konu olarak güzeldi, hatta ilk 100 sayfa aktı gitti hemen okudum ve kalanı içinde heyecanlandım ama pek beklentilerimi karşılamadı. Daha doğrusu kitap kendi yarattığı beklentileri karşılamadı. Yorumum SPOILER içerir baştan belirtmek isterim.
Öncelikle okurken konu beni çok etkiledi, üni zamanı abdye gidip kaldığım dönemlerde oregon eyaletinde sisters isminde küçük bi kasabada yaşamıştım o yüzden o atmosfer kitabı okurken sürekli gözümde canlandı ormanlar dağlar ve artı olarak özerk yaşamak isteyen kendi komünlerini oluşturmuş topluluklar... şaka gibi ama o kadar çok ki onlardan. Resmen sanki bende o kasabadaymışım gibi olay örgüsünü hissettim yürüdükleri sokaklara, arazilere ve yemek yedikleri yerlere kadar :') Belki de bu yüzden bitirdim kitabı çünkü konu güzel olsada sevemedim işleniş şeklini djfkfk
Hayes'ın Everlyden başta bu kadar nefret etmesi (ki çok gereksizdi.) üzerine durulup iki bölüm geçince pat diye duygularının değişip hemen Everlyden 'aşık olmaya başladığım kadın' diye bahsetmesi + asla flörtöz olmayan ciddi ve ağır biri olarak yansıtılan (bana göre) bir karakteri yazarken kıkır kıkır güldü, kıkırkadı vs gibi tavsirlerle gözümde Hayesın o sert koruyucu görünüşünün çatlaması + slowburn yazılmış ok anladık ama yani slowburn denince insan bi aşık olma süreci okumak istiyo şahsen benim için çok sönük iki karakterinde duyguları/tutkuları asla geçmedi bana derken puan 6ya kadar düştü mlsf. İkinci kitabın bölümlerini okumadım bile
Kalp, ağır bir yüktür
Dikkat spoiler içerir!
Fantastik çocuk kitabı olan 'Yürüyen Şato' Diana Wynne Jones tarafından yazmış. Howl's Moving Castle adı ile 2004 yılında animasyon filmi olarak sinemaya uyarlanmış.
Daha önce Howl'un Yürüyen şatosu filmini severek izlemiştim, kitabı olduğunu fark edince kitabı pdf okarak bulabildim ve okumaya başladım. Film ne kadar kitaptan uyarlanmışsada atlanmış, değiştirilmiş çok kısım vardı. Ama kitap sayesinde filmde aklıma takılan bazı yerlerin cevabını buldum diyebilirim.
Kitabın konusuna gelirsek; Sophie, şapka dükkanında kendi halinde çalışan bir kız iken Çöl cadısı tarafından lanetlenir ve yaşlı bir nine haline dönüşür. Sophie hem laneti kaldıracak birini bulmak hemde kısmetini bulmak için yola çıkar anacak yaşlılığı nedeniyle yorulur ve kızların kalplerini yemekle tanınan büyücü Howl'un yürüyen şatosuna sığınır. Sophie'nin asıl macerasıda şatoda başlar. Sophie, Howl, Calcifer ve Michael'in şatodaki hayatları, lanetlerden kurtulmaya çalışmaları ve birçok olay kitapta okuyucularını bekliyor.
Fantastik kitapları sevenler, Sophie ile kısmetini aramak isteyenler ve Howl'un büyülü dünyasını merak edenler için gayet güzel bir kitap. Kitabı okuyup okumamak size kalmış. Herkese keyifli okumalar.
......
Howl: Korkunç hissediyorum. Bir kayanın altına sıkışmışım gibi.
Sophie : Evet, kalp ağır bir yüktür.
.......
Rastlarsa birine biri, çavdarlar arasında.(Spoiler içerir!)
İsmini daha önce duyup bir türlü okuyamadığım sahtekâr bir kitap kendisi. Sahtekâr diyorum çünkü yazar bu kelimeyi kullanarak sayamadığım kadar çok cümle kurmuş kitap içinde. Bir de “Lanet olasıca, lanet olsun, bittim buna.” gibi söz ve sözcük öbeklerini sürekli kullandı. İlk başlarda ergen bir çocuğun iç dünyasını ve çevreye bakışını anlattığı
-Jerome_David_Salinger608.jpg){kind=small}
Dikkat Spoiler içerir
Merhaba sevgili okurlar.Bugün sizlere Siyam:Kanbeyaz kitabını yorumlayacağım.Siyamın ikinci kitabında,Karaca aslında herşeyi öğreniyor.Kunt’un babasının kim olduğunu,Ali Baran yani Kunt’un abisinin kim olduğunu ve en önemlisi eşinin kim olduğunu öğreniyor.Anlamadığımız daha doğrusu yazılmayan birkaç nokta var.Öncelikle ondan bahsetmek
172 syf.
8/10 puan verdi
Spoiler içerir uyarısıyla başlayayım incelemeye. Kitap ülkemizde suça sürüklenen çocuk dediğimiz kişilerden oluşan bir çetenin vahşetleriyle başlıyor. Gerçekten vahşet. Çocuk daha, ergenlik döneminde, genç, kanı deli akıyor, cahil, hayat bu yola itmiş(ortada suça iten belirgin bir sebep de yok), büyüyünce düzelir deyip geçemeyemeyeceğimiz türden
Spoiler İçerir!
Yusuf, Kuyucak'ta doğmuştur. Bir gün köylerini haydutlar basmış, bütün ailesini öldürmüştür. Kazanın kaymakamı köyde tek başına kalan Yusuf'u evlat edinmiştir. Bundan sonra Yusuf'a herkes doğduğu yerden ötürü Kuyucaklı Yusuf demeye başlamıştır. Kaymakamın Kuyucaklı Yusuf'tan az küçük Muazzez adına bir kızı vardır. Muazzez ve
Vatan Yahut Silistre
(Spoiler içerir!!!)
Asıl adı Mehmet olan, ancak mahlasıyla eserler veren Namık Kemal’in sergilenen ilk tiyatro eseri olarak kayda geçen bu kısa ve öz eserinde, vatan sevgisi ve iki insanın birbirine duyduğu aşk konu edilmiştir.
ZEKİYE: Seni gördüm. Sanki başka bir dünyaya geldim. O zaman hayatın ne demek olduğunu anladım. O zaman insan ne demek, anlamaya başladım. Önceden yaşamak nedir bilmezdim. Yine de yaşamayı herkesten daha fazla severdim. Şimdi hayatıının kıymetini iyice biliyorum. Yine de senin için ölmeyi, yaşamaya tercih ediyorum.
Zekiye, İslam Beye aşık genç bir kızdır. İslam Bey de Zekiye’ye aynı şekilde aşıktır ancak vatan sevgisi bu genç kıza duyduğu sevgiye ağır basar. Bu nedenle onu arkasında bırakarak gönüllülerle birlikte savaşmaya gider.
Fakat Zekiye İslam Beyin aşkıyla sınır tanımayarak ölümü de göze alıp erkek kılığına girer ve onun ardından savaşmaya gider. Tek istediği sevdiği adamın yanında olabilmek gerekirse onun yanında son nefesini vermektir. Burada yıllardır haber almadığı için öldüğüne kanaat getirdiği babasını da bulacaktır.
Kısa bir aşk hikayesinin yanı sıra güzel noktalara da değinildiği için okuması keyifli bir eser olduğunu söylebiliriz.
İSLAM BEY: Bu milletin daima önünde bir örnek görmeye, bir büyük adam bulmaya muhtaç olduğunu inkar edemezsiniz ya!
SITKI BEY: Muhtaçtır. Fakat kendini muhtaç sandığı için muhtaçtır.
Umudunu kaybeden bir halkin hikayesi
Spoiler içerir
Dansa Davet, 1518 yılında görülen, dünyanın en ilginç toplumsal histeri vakalarından birinin hikâyesini anlatıyor. Strasbourg'da açlık ve sefaletin, insanları cinayete sürükleyen bir yokluğun hüküm sürdüğü zamanlarda, ıstırabından aklını yitiren bir kadın, aniden sokaklarda dans etmeye başlar.
Ve yavaş yavaş bu sayı artar çevredeki herkes dans eder
Bu "dans vebası* tüm şehri esir alır.
Binlerce insanın yaşadığı ağır travmalar sonucunda bilinclerini kaybededip ölünce kadar dans ediyorlar..
SPOİLER İÇERİR...!
Türk edebiyatının ikinci Oğuz Ata’yı diyebiliriz. Yazarın kaleminden okuduğum ikinci eser. Her satırını analiz ederek okudum diyebilirim. Muhteşem bir eser.
İlmek ilmek her duyguyu işleyerek yazmış.
Her sayfada altını çizdiğim, durup durup beni düşüncelere daldıran kendimi ve hayatımı bir kez daha sorgulamamı sağlayan birçok ifade vardı.
Melankoli, kasvet, acı, ağrı, sitem, haykırış, gam, keder, hüzün... tüm duyguları içimde yoğun bir şekilde hissetmeme neden oldu kitap. Tezer Özlü'nün yazdıkları insanın ruhuna dokunuyor. Kalbinde derin izler açıyor.
Duygularıyla hayatın ucunda, kıyısında yaşamış. Bu yük ağır geldiğinde ya da bağımsızlığı tehlikeye girdiğinde, yaşamdan vazgeçmeyi isteyecek kadar da cesur olmuş.
Tek kelimeyle muhteşem bir kitap. Ben çok severek okudum umarım siz de seversiniz. Keyifli okumalar dilerim. Kitapla kalın.
