Annem yine boşluğa bakıyordu, hayır annem bir boşluk olmuştu aslında. Tüm bunlar boğazıma yapışıyor. Telefonda "Mutlu musun?" demiştim ona, "Bu kadar detaylı sorular sorma," dedi. Kafamı makarna suyunun kaynadığı tencereye sokup her şeyi bitirmek istemiştim. Cinlerimi tepeme çıkarıyor bazen. Ölmüş gibi, yeni hayatına bir ölü olarak başlamış. Dedem yüzünden mi? Yoksa anneannem yüzünden mi? Belki de haklı. Belki de. Ne kadar çok ağlıyor. Bu kadarı da şımarıklık ama. Bağırmak istiyorum, ağlama artık, buna hakkın yok diye bağırmak istiyorum. Sen de mutlu olmak zorundasın, herkes mutlu olmak zorunda.
Sayfa 71 - 4. Basım: Kasım 2020 - Everest Yayınları
Bazen diyorum ki ne tuhafsın be dünya,
Dök içini diyorum dünyaya
Hakkı aynısonra,
Sonra benim güzel annem kendimi yine kırılan bir cam parçasının içinde buluyorum.
Arkandayım diyen insanların sırtımdan vurulmuş hançer izleri ile karşı karşıya buluyorum,
Kendi ellerimle kendimi onlara teslim ediyorum.
Üzülme diyorum sonra ağlama yar diye teselli
Dağda dolaşırken yakma kandili,
Fersiz gözlerimi dağlama gurbet!
Ne söylemez, akan suların dili,
Sessizlik içinde çağlama gurbet!
Titrek parmağınla tutup tığını,
Alnıma işleme kırışığını
Duvarda, emerek mum ışığını,
Bir veremli rengi bağlama gurbet!
Gül büyütenlere mahsus hevesle,
Renk renk dertlerimi gözümde besle!
Yalnız, annem gibi, o ılık sesle,
İçimde dövünüp ağlama gurbet!...