Bir cumartesi sabahı, bir kucak dolusu görkemli ağaç dalıyla dans ederek gelip "Ah, Marilla!" diye bağırdı. "Ekim ayının olduğu bir dünyada yaşadığım için çok mutluyum. Eğer eylülden kasıma atlasaydık çok berbat bir şey olurdu, değil mi?"
O sokak senin bu sokak benim, perişan durumda koşturup duruyordum. Soylu insanların salonlarını süsleyen bir nesneyi aşağılamakla kuşkusuz aptalca davranmıştım, aptalca ve terbiyesizce. Ama başka türlüsü de elimden gelmemişti, bu uysal, bu düzmece ve kibar yaşama daha çok katlanamamıştım. Ve, görüldüğü gibi, yalnızlığa da daha fazla katlanamadığına, kendime eşlik eden kendimden de dile gelmez ölçüde nefret edip tiksinti duyduğuma, cehennemimin havasız ortamında boğularak sağa sola saldırdığıma göre, benim için nasıl bir çıkış yolu kalmıştı artık? Hiçbir çıkış yolu yoktu. Ah anne ve babacığım, ah gençliğin uzak ve kutsal ateşi, ah yaşamımın binlerce sevinci, binlerce uğraş ve amacı! Bütün bunlardan kalan bir şey yoktu geride, pişmanlık bile yoktu. Tek kalan şey tiksinti ve acıydı. Bana öyle geldi ki, salt yaşama zorunluluğu bu saatteki kadar bana acı vermemişti.
YKY
Reklam
Ah anne, bir başka insanın tam olarak ne dilediğini hiçbirimiz bilemeyiz.
Ah ölüm! Ey topraktan gelen, toprağa karışan ama onu ayaklar altına alarak unutan Âdemoğlu! Anne rahminde sulanan tohum filizlenip düşerken toprağa, dikilecek elbet vakti geldiğinde ormana. Ah canı candan alan, hep erken olan, hiçbir zaman vaktinde gelmeyen, apansız veda... Aynalardan, gözlerden, ırmaklardan akarak silinen silüet... Karanlık bir gölgeyle eriyip giden varoluş... İnananların cennetine gönderdiği, inanmayanların ise gözyaşlarıyla uğurladığı yok oluş... Ölüm... Geride gök kubbe altında yanıtsız sorularla baş başa bırakan bir veda...
Portakal Kitap YayıneviKitabı okudu
686 syf.
8/10 puan verdi
·
11 saatte okudu
Üstad Sezai Karakoç'un şiir eserlerinin bir arada derlendiği bir kitap Gün Doğmadan. Zaten şiirlerinin hepsini okumuştum. Ama yeniden okumak güzel geldi. Rahmet ve minnetle... -Ulur aya karşı kirli çakallar, Bakar ürkek ürkek tavşanlar dağa. Mona Rosa, bugün bende bir hal var, Yağmur iğri iğri düşer toprağa, Ulur aya karşı kirli
Gün Doğmadan
Gün DoğmadanSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20232,097 okunma
" Hayır, hayır, bana sadece tek bir şey söyle: Şu aralar birine aşık olabilir misin?" "Bunu gerçekten tam olarak bilemem ki anne." "Ah Tanrım, çocuğum! İnsan böyle bir şeyi nasıl bilmez! Neyse, o zaman mesele yok."
Reklam
1.000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.