Ben bu tekrarları, annemin ben çocukken ördüğü çeşit çeşit dantellere benzetirim. Her birinin başka bir motifi vardı. Annem önce o motifi çıkarır, sonra da onu tekrar tekrar örerek çok güzel masa veya sehpa örtüleri yapardı.
İnsanların kaderi de böyledir. Hep aynı motifi tekrar tekrar yaşayarak bitiririz ömrümüzü. Her tekrarda, bu sefer doğruyu bulacağımızı sanırız. Aslında doğru» aynı motifi tekrar tekrar öre rek değil, motifi değiştirerek bulunabilir. O motifi bir görebilsek,
ah bir görebilsek... Sonra da kenarından da olsa az biraz değişti- rebilsek, hayatımız ne kadar farklı olurdu.
Aslında bunca yıl insanları dinledikten sonra hayatın ne kadar bilinmez, nasıl farklı sürprizleri olabildiğini, insanı vezir de, rezil de ettiğini biliyorum. Bu hikâye bana bir başka şey daha öğretti; her ne olursa olsun, hayattan umudu kesmemeyi...
Ah keşke, sevdiğimiz ruha doğru eğilip bir aynadaki gibi suretimizi görebilsek, kendimizi okuduğumuz gibi, hatta kendimizden de iyi, başkasını okuyabilsek!
Zihnimizin en karanlık köşelerine saklanan BİLİNÇDIŞImizi hepimiz çok iyi tanimaliyiz ki hayatın bizi nereye götürdüğünü önceden bilelim.Bilincdisimiz Zihnimizin Kadim Efendisidir.Gecmisimize iyi bakabilsek,nerede ne zaman neyi sürekli tekrar ettiğimizi görebilsek geleceğimizi de okuyabiliriz...
İnsanların kaderi de böyledir.Hep aynı motifi tekrar tekrar yaşayarak bitiririz ömrümüzü.Her tekrarda bu sefer doğruyu bulacagimizi sanırız.Aslinda aynı motifi tekrar örerek değil,motifi değiştirerek bulunabilir.O yanlış motifi bir gorebilsek,ah bir görebilsek...
"Ah keşke, sevdiğimiz ruha doğru eğilip bir aynadaki gibi suretimizi görebilsek, kendimizi okuduğumuz gibi, hatta kendimizden de iyi, başkasını okuyabilsek! Şefkat ne kadar dingin, aşk ne denli saf olurdu!"
Sayfa 30 - Jerome,Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1.Baskı, Fransızcadan çeviren: Devrim ÇetinkasapKitabı okudu
Anılar da yıldızlar gibi... Onlara bakarken nasıl aslında çok eski bir görüntülerini görüyorsak tıpkı öyle... Anılar da uzak yıldızlar gibi zamanın bir yerindeki görüntüyü ancak şimdi yollayabiliyor bize... Keşke bunun tam tersi de olabilseydi... Ah, keşke geleceği hatırlamak mümkün olsaydı. Ve biz gelecekteki hayatımızı da tıpkı geçmişimiz gibi görebilsek ve yıllar sonra olacakları hatırlayıp ona göre hareket edebilseydik.
(Muhammed'in), Yaptığı peygamberlikten kaynaklanan hiçbir kişisel malvarlığı yok! Hâlbuki Karun'u bine, onbine katlayabilecek fırsat ve imkânlar önünde seriliydi. Lekesiz bir ömür, erdemli ve dürüst bir hayat, şerefli bir yaşam, geride bir kaç kap ve bir Kitap'dan başka hiçbir şey yok! Böyle yapmakla ne büyük mesajlar verdiğini ah bir görebilsek! Bıraktığı o büyük mesajın ruhundan habersiz olanlar bunu anlayamaz.
Birbirinin sevgisinden şüphe duyan sevgililere benziyoruz. İçimize düşen kurdu besleyecek ne çok şey var. Ne çok sebep,karsimizdakinden uzaklasmak için. Güven tazelemek için söylenen sözler bile yeni yaralar açabiliyor. Yaralar uçuruma dönüşmemeli. Çünkü uçurum hakemlik yapmaz. Gözlerimizden öpmez uçurum. Uçurum sarılmaz bize. Elimizden tutamaz. Küslügümüzden kimin kârlı çıkacağını bir görebilsekm! Ah,bir görebilsek küslügümüzden kimin kârlı çıkacağını!
“Ah keşke, sevdiğimiz ruha doğru eğilip bir aynadaki gibi suretimizi görebilsek, kendimizi okuduğumuz gibi, hatta kendimizden de iyi, başkasını okuyabilsek! Şefkat ne kadar dingin, aşk ne denli saf olurdu!”