Bu Kaptan, ah bu Kaptan ne adamdı, ne bulunmaz adamdı. Öl dese ölürler, gidin filanı vurun dese ikiletmezlerdi. Öl yüzde doksan dokuzunu karşılıksız, yaralı parmağa bile işemeyeceği bir dünyada o...
Koskoca bir fabrika spor mükellefleri komutanıydı. Değer miydi kurs görmemiş, büyüklerinden sıkı terbiye almamış, üstelik kendine spor mükellefleri komutanlığı layık görülmemiş biriyle çene çalmaya? Yürüyüp gitti.
Sayfa 225 - Everest Yayınları 20. Baskı, Nisan 2013.Kitabı okudu
İçini çekti. Çocuklar, ah çocuklar . Ne severdi çocukları. Bir evin gülü, çimeni, buzdolabı , elektriğiydi çocuklar. Çocuğun olmamış da buzdolabın, çamaşır makinen, radyon olmuş kaç para ?
Gece kondu da yaşayan yoksul ailesine iyi bir yaşam sağlamak ve hayalindeki köfteci dükkanına kavuşmak uğruna zengin ama çirkin bir kızla evlenen Mustafa'nın ah felek zalim felek dedirtecek öyküsünü okurken o yılların İstanbul'unda gezdim bende. Eskiden ilişkiler ne güzelmiş. Dostluklar ne değerli, komşuluklar ne güzelmiş.
Mustafa, askerden geldikten sonra iş bulamaz. Üstelik babasının sözleri ciğerine saplanır bir bıçak gibi.
''Sabahları sofraya çökmesini biliyorsun ama.''
Sülo, Avare Mustafa ve Çingene Murat üçlü priz gibidirler.
Birlikte aylak aylak dolaşırken bir gün mahallenin boş arsasına apartman dikmek isteyen Zekeriya Bey çıkagelir. Mahallenin çocukları yıllardır boş duran arsa da bir daha top oynayamayacaklarına üzülürken Mustafa'nın ailesi de apartman da oturma hayali kurmakla meşguldür.
Mustafa komşu kızı Aynur'u sevse de ailesinin baskısı ile Zekeriya Bey'in kaknem kızı Hülya ile evlenir. Çünkü ailesi öyle ister.
Mustafa artık kayınpederinin uşağı olmuştur. Para uğruna kendini satmıştır. Gel zaman git zaman Mustafa bunalmıştır artık. Daha fazla dayanamaz kravatı, ceketi fırlatıp atar. "Ey Allah be!'' diye nara atarak:
''Yakayla kravatını sökercesine boynundan çıkarıp suratına fırlattı,
''Başkaları için yaşamaktan usandım arkadaş. Bundan sonra kendim için yaşamak istiyorum! Al adamlığını! Elbiseyle, kravattan adamlık ancak sizinkiler kadar olur. Adam olmak insanın yüreğindedir!'" der ve evden fırlayıp kaçar.
Devlet KuşuOrhan Kemal · Everest Yayınları · 2020639 okunma
— Annem üç sene daha ölmese, ah...
— N'olacak?
— On dört yaşımda olurdum...
— Annene ne?
— Şinorik ablam diyor ki üç sene sonra adamakıllı para kazanabilirmişim...
Kirli bacakları kalın ve bembeyazdı. Devam etti:
— O on üçünde başlamış...
— Neye?
— Para kazanmaya...
— Nasıl?
— Geceleri evine adam alıyor...
— Yani, fahişelik... Fahişe mi olmak istiyorsun?
— Yoo... Ben, anneme bakmak için...