Mantık
Sofistlere göre herseyin ölçüsü insana göre değişiyorsa bu sartlar icerisinde nasıl ilim yapılabilir?
Biz biliyoruz ki ilimler doğru kabul ettikleri genel gecer ilkeler vardır ve bu ilkeler üzerine inşa edilir. Eger bur tarz genel geçer ilkeler yoksa ilim inşa edilemez. Ama bunlar bunu başta inkar ediyor; genel geçer ilkeler yoktur herseyin ölçütü insandır diyorlar. Eğer bunu kabul edersek ilimlerin varlığı tehlikeye giriyor. İkinci birsey ise böyle bir sözün doğruluğunu kabul edersek ahlak ve etik sistemlerde tehlikeye girer. Hicbirseye doğru diyemiyorsun, hiçbirşeye yanlış diyemiyorsun ve herşey duruma göre değişiyor. Öyleyse ahlak sisteminin kendisi, etik sistemin kendisi, sistemin kendisi çöker. Fakat bunları haklı çıkaracak durumlarda vardır. Olaya bide şöyle bakarsak; herşeyin ölçütü insandır. Herseyin çıkarı veya zararı insana gore değişiyor. (Bazen kendimizi kurtarmak için yanlış bir sey olan yalan söylemek gibi ornek verebiliriz yahut bazen oyle anlar olurki savasta dahi malubiyeti galibiyete çevirebilir. Ama yalan yahut hilenin yanlışığındaki kesinlik?)
Eger herşey insana gore değişirse sofistler ve filozoflar, o günün dünyasında felsefe önemli birseydi. Herseyin ölçüsü insansa peki biz bu doğruluk kriterini, kendi sözümüzün veya sofistler kendi sözlerinin doğruluğunu diğer insanlara nasil inandırabilir?..
Şevki Yılmaz
"Görevimiz ayrılmak değil! Uyarmaktır!"
Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara,
‘Sosyal adalet’ kavramı Gazâlî düşüncesinde neye karşılık gelir?
Modern düşüncenin popüler kavramlarından biri olup, mahiyetine dair yoğun tartışmaların ev sahipliğini yapan “sosyal adalet”; ilk olarak 19. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Sosyalistlerin ihtiyaca dayalı olarak ele aldığı ve 20. yüzyıl sonlarında sağ teorisyenlerin hak temelli olarak
Aristoteles
“Tüm insanlar, doğaları gereği bilmeyi arzular.”
-Aristoteles, Metafizik
Aristoteles’in (MÖ 384-322) felsefe ve Batı kültürü üzerindeki etkileri anlatmakla bitmez. Yunanistan’ın kuzeyinde, Makedonya’da doğan Aristoteles, Platon’un okulu Akademi’de öğrenim görmek üzere Atina’ya gitmiştir. Platon’un ölümünden sonra da kendi okulu Lyceum’u
Bütün genel kurallar ve ilkeler hatalıdır. Çünkü insanların bütünüyle veya neredeyse bütünüyle benzer yaratıldıkları gibi hatalı bir varsayımdan yola çıkar. Helvetius'un felsefesinin özelikle üzerinde durduğu bir varsayımdır bu. Halbuki gerçek, bireyler arasındaki zeka ve ahlak bakımından asıl farkın ölçülemeyecek kadar büyük olduğudur.
Sayfa 89Kitabı okudu
Kötülük ihtimali/imkânı olarak samimi dindarlık
İLHAMİ GÜLER
Samimiyet ve dindarlık, genel olarak pür iyilik, erdem, fazilet, hayır vb. olarak görülür. Özü itibari ile de öyledir ve öyle olması gerekir. Ancak insanlık ve dinler tarihine baktığımızda, pratikte hiç de öyle olmadığını görüyoruz. Samimiyet ve dindarlık, akıl almaz kötülükler de üretebilmektedir. Bu, neden böyledir? Bunun iki sebebi vardır: 1-
Şiir Anayasaya Aykırıdır
Tabiat ahlakı kovuyor. Nerde bir ahlak türemişse, orada tabiatla ahlak çatışma halinde. Sanatı doğuran mutlaka bu çatışmadır demiyoruz. Ama sanatı besleyen hep bu çatışmadır diyoruz. Tabiat sanatla kurulu düzene karşı başkaldırıyor. İtiyor onu. Hafife alıyor. Bozuyor. Ağuluyor. Sanatlar içinde bu özelliği en çok taşıyan da şiir sanatıdır. O kadar
Ahlak: Genel ilkeler
Fıtratının kirletilmesine izin verme, onu temiz tut; seni ahlaklı kılacak olan odur. Ahlakiliği dışarda değil fıtratında, başka bir deyişle yüreğinin derinliğine yerleştirilmiş muhabbette ara!
Sayfa 277 - Küre yayınlarıKitabı okuyor
