Ve Ahmed Arif, Leyla'sına seslenir...
Sevdiğim,
Çaresizliğimden gayrı hiçbir kabahatım yok.
Aşına,
Ekmeğine,
Kahrına,
Karanlığına,
Özlemine,
Umuduna kat beni...
Leyla dün gece seni aradım telefonla üç beş gün önce de aramıştım hemen bir ses sanırım anneninki Ankara’ya gittiler efendim dedi af dileyip kapattım ama dün öyle olmadı epey ağırca bir zılgıta uğradım burası Leyla nın evi değil babasının evidir filan bakıma haklı ama bu işte de benim çaresizliğimden gayri hiçbir kabahatim yok seni aradımsa herhal buna ihtiyaç duydum …
(...) diyeceksin ki, "Biz birbirimize o kadar alışmamıştık ki."
Öyle değil halbuki Leyla, alışmamıştık amma alışabilirdik, alışacaktık... Netekim verdiğin dost kalma sözünde durursan ve ben de burada kaldıkça alışacağız da...
Bir de kadınlara yazılan mektuplar var; ne mektuplar! Ama hiçbirisi Erzurumlu İbrahim Hakkı:nın dört hanımına aynı kağıtta yazdığı mektubun şöhretine ulaşamamış.
Ve Ahmed Arif, Leyla'sına seslenir...
Sevdiğim,
Çaresizliğimden gayrı hiçbir kabahatım yok.
Aşına,
Ekmeğine,
Kahrına,
Karanlığına,
Özlemine,
Umuduna kat beni...
Sonra Leylâ bazen neler düşünüyorum bilsen, bütün bu bağlardan kurtulup başka yerlere kaçmak, çocukken rüyalarımı çalan sıcak iklimlere doğru uçmak istiyorum... Amma yine de biliyorum ki Leylâm, bu imkânsız.