Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sami Paşa’nın kerimesi Neyyire Hanım sonraları Sultan II. Hamid’in Viyana sefir-i kebiri olan Mahmud Nedim Bey (Paşa) Melek Hanım da Mısırlı Mustafa Fazıl Paşa’nın oğullarından Prens Hüsameddin Paşa ile evlendirilmişlerdi
Bir mümin namazını, orucunu, zekâtını, haccını nasıl bir dini ödev olarak tanırsa, sağlığını korumayı, ailesi için harcama yapmayı, insanlara güleryüz göstermeyi, insanlara ve insanlığa hizmet etmeyi de birer dini ödev olarak bilir.
Reklam
... insanın kendi içinde ürettiği kargaşa, dış dünyadaki gerçek tehlikelerden çok daha ürkütücüdür.
Sayfa 67 - Şule Yayınları, 7. BaskıKitabı okudu
"Bugün Türkiye'de nesillerin beraberce okuduğu beş kitap bulamayız. Dar muhitlerin dışında, eskilerden zevk alan gittikçe azalıyor. Biz galiba son halkayız. Yarın bir Nedim, bir Nef'i, hatta bize o kadar çekici gelen eski mûsiki ebediyen yabancısı olacağımız şeyler arasına girecek."
Dergah YayınlarıKitabı okudu
"Bugün Türkiye'de nesillerin beraberce okuduğu beş kitap bulamayız. Dar muhitlerin dışında, eskilerden zevk alan gittikçe azalıyor. Biz galiba son halkayız. Yarın bir Nedim, bir Nef'i, hatta bize o kadar çekici gelen eski mûsiki ebediyen yabancısı olacağımız şeyler arasına girecek."
Dergah YayınlarıKitabı okudu
''Beni hapse atacaklar''
17 Ocak 2011 tarihinde Ruşen Çakır aradı. Sesi kaygılıydı: ''Hemen konuşmamız lazım. Ama telefonda olmaz. Yüz yüze konuşmamız gerek.'' O İstanbul'da ben Ankara'daydım. İlk uçağa atladı geldi. Endişeli olduğu her halinden belliydi: ''Cemaat beni içeri alacak.'' diye söze girdi. Ben allak bullak ''Neden, nasıl olur?'' diyebildim. O kaynağından emindi. ''Tamam. Sakin ol. Ben Cumhurbaşkanı ile konuşurum.'' dedim. Ruşen'i uğurladıktan sonra Cumhurbaşkanı'nın yanına gittim. Durumu anlattım. O da çok şaşırdı. ''Ben bir bakayım. Seninle daha sonra konuşuruz.'' Ertesi gün öğleden sonra cumhurbaşkanı beni çağırdı. ''Ruşen haklıymış.'' dedi: ''Ben müdahale ettim. Rahat olsun. Yalnız şimdi sana Emniyet'ten bazı isimler vereceğim. Ruşen'e söyle o isimlerle irtibatını kessin.'' Ruşen ile buluştuk. Kendisine Cumhurbaşkanı'nın söylediklerini aktardım. Derin bir nefes aldı. Haksız değildi. Bir anda kendisini, ne zaman çıkacağını bilmeden demir parmaklıklar arkasında bulması işten bile değildi. Cumhurbaşkanı Gül müdahale etmeseydi, Ruşen Çakır, Nedim Şener ve Ahmet Şık'tan önce hapse girecekti. Bu olaydan sonra Cumhurbaşkanı ''Ruşen'i gezilere daha sık alalım.'' dedi. Bu şekilde ona sahip çıktığını da göstermek istiyordu.
Sayfa 99 - Doğan Kitap
Reklam
"Bugün Türkiye'de nesillerin beraberce okuduğu beş kitap bulamayız. Dar muhitlerin dışında, eskilerden zevk alan gittikçe azalıyor. Biz galiba son halkayız. Yarın bir Nedim, bir Nef'i, hatta bize o kadar çekici gelen eski mûsiki ebediyen yabancısı olacağımız şeyler arasına girecek."
Dergah YayınlarıKitabı okudu
"Recep Peker Hapı Yuttu", "Kazıklı Resmi Tazim" başlıklı yazılardan başka "Hakkınızı Helal Edin Dostlar" başlığıyla Markopaşa'nın birinci sayısında "Şakalar" köşesinde yazılanlar yeniden verilmiş. Bir başka yazı da "Nasıl Girer" başlığını taşıyor. Okuyalım. 1947 yılında yazıldığını düşünerek son
Sosyalizm, Genç Osmanlılar ve Devlet-i Âliyye
Genç Osmanlılar 1865'te İstanbul'da kuruldu. Kurucuları: -Namık Kemal Bey, - Reşat Bey, -Menapirzâde Nuri Bey, -Ahmet Mithat Efendi. O zamanlar da Harp Okulu Kumandanı Süleyman Paşa, Zaptiye Nazırı Muavini Mustafa Asım Paşa, Karakollar Kumandanı Ömer Naili Paşa, Sadullah Paşa gibi kişilerde onlara katılıyordu. Mısırlı Prens Mustafa Fazıl Paşa onlara parasal destek veriyordu. Kurucular 1867'de Veliefendi Sarayı'nda toplandılar. Yeni bir strateji çizdiler. Amaçları 40 kişilik bir fedai gurupla Babıâli'yi basarak Ali Paşa'yı devirmek ve Mahmut Nedim Paşa'yı sadrazamlığa getirmekti. Ama ne yazık ki aralarında Ali Paşa'nın casusları vardı. Sadrazam bunları öğrenince kurucuları yakalatmaya kalktı, kaçan kurtuldu. Genç Osmanlılar çalışmalarını Paris'te sürdürmeye karar verdiler, Mustafa Fazıl Paşa da onlara destek oldu. Mustafa Fazıl Paşa, Mısır Hıdivi İsmail Paşa'nın kardeşiydi. İsmail Paşa'dan sonra onun Hıdiv olması gerekiyordu. Ama İsmail Paşa cin gibi bir adamdı, kardeşini hiç sevmiyordu. Bir yandan padişahla, bir yandan da Ali ve Fuat Paşa'larla anlaştı, saraya, sadrazamlara ve nazırlara büyük hediyeler vererek veraset fermanını değiştirtti ve Hıdiv'in ölümünden sonra yeniden kardeşinin değilde, oğlunun Hıdiv olmasını saraya kabul ettirdi. Mustafa Fazıl Paşa da Genç Osmanlılar'ı tuttu.
"Malazgirt'te bileğinin kuvvetiyle, dehasının zoruyla bize bu aziz vatanın kapılarını açan Alparslan'ı, muharebe emri vermeden evvel hangi kuvvetler ziyaret etti ve ona neler gösterdi? Üç kıtada genişleyecek yeni bir Roma'yı kurmak üzere olduğunu, talihini, avuçları içinde taşıdığı milleti, yeni bir tarih ve coğrafyanın emrine verdiğini, yeni
Sayfa 18 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
664 öğeden 646 ile 660 arasındakiler gösteriliyor.