Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Değirmen, Sabahattin Ali'nin 1935 tarihli ilk öykü kitabı. Kitabın ismi aynı ada sahip öyküden geliyor... 3 kısımdan oluşan kitapta toplamda 16 adet öykü bulunuyor...
Öyküleri 2003 te ilk baskıları esas alınarak Değirmen, Yeni Dünya, Sırça Köşk adıyla ayrı kitaplar olarak yayımlanmış...
Sabahattin Ali yi okumak benim için ayrıcalık olmuştur herzaman... Türk edebiyatının Özgür sesi olmakla birlikte, yıllara meydan okuyan Öyküleri ile mıh gibi çakılıyor hafızalara, bu konuda hiç mütevazi olamıyorum...
___Değirmen'de; seven bir adamın hikayesi, hani şu okunulan aşk romanları dan değil hani, bu düpedüz aşk, tutkulu değil ama, sevgisi uğruna, sevdiğinin vücudunda olmayan için, kendi vücudunda olmasına tahammül edemeyip kendi parçasını sevdiği için yok etmesi,nasıl bir sevgi bunu yapmayı göze aldırır!? yanıtı kitabımızda....
___Birde: Kurtarilamayan Şaheser ;hikayesi nin verdiği mesaj harikaydı, hey hat uğruna neler feda edilir!? Buna düşünme, yeniden ve yeniden yaratma... Sonuç kül olan üç hayat...
___Firari ; öyküsü haksızlığın, çıkmazın, adaletsizliğin öyküsü...
{{... Doğru değil mi ama? Şu dünyayı adam akıllı görmeden, dünyanın ne olduğunu adamakıllı anlamadan buradan gidecek olduktan sonra ne diye buraya geldik sanki? Yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz? Kırlangıçlar}}
#okudumbitti #kitapyorum #mayıssineği
#mayısayı 6.kitap #sayfa464
Klasik bir polisiyenin sonuna daha geldik.
Elbette işkence,kan içeren kitabımızda yine de aman aman dehşet sahneleri yoktu.
1945 yılında toplama kampında,esirlere zehir enjekte edip,onlara eziyet eden Naziler ve günümüzde kazığa oturttulup öldürülen bir adam.
TARİH TEKERRÜR EDİYOR
Iki olayın bağlantısı nedir acaba?
Ana karakterimiz Charlie Priest...
Kendisi eski polis,yeni avukat...Akıllı ve becerikli! Zaten bu kitapta bir serinin ilk kitabı sanırım.Kapakta dahi BİR CHARLİE PRİEST ROMANI diyor.
Akıcı fakat beni pek sarmadı.Kolay okunur ama istenirse...
Mare Barrow'un dünyasında herşey ikiye ayrılmıştır; Kızıllar ve Gümüşler. Gümüşler, kanı gümüş rengi akan, soylular, güçleri ve kudretlerinin Tanrı tarafından onlara bahşedildiğini düşünen, metal, ateş ve suya hükmedebilen yetenekleri olan zalim insanlar.
Kızıllar ise kanlarının kırmızı akmasından dolayı bir değeri görülmeyen insanlar. Gümüşlerin
zeplin kitapdan çıkan ve duygu bolut'un derleyip çevirisini yaptığı mükemmel bir goebbels derlemesi.
bu yazıyı biraz da kendi hafızamı canlı tutmak adına buraya not bırakma düşüncesiyle yazmak istedim.
kitabı okurken goebbels'in propaganda yöntemlerinden ziyade nasyonal sosyalizm'in kuruluş ve gelişim aşamalarını, ayrıca nasyonel sosyalizm'in
İlkesiz hayat: Daha az çalış ve onurunu koru
Meksika savaşına destek vermeme adına 6 yıl Amerikan hükümetine bir vatandaş(!) olarak vergi ödemediği için hapiste bir gece (baskası ödediğinden çıktı) geçiren bu akıllı adam; Gandhi, Luther King gibi siyasilerin yanısıra Tolstoy gibi edebiyatçıları da etkilemiş. İnsanların bir sistem diye kurduğu Devlet mekanizmasının günü gelince, vergileriyle beslediği ordusuyla kendilerine dönebilecek oklarından ve bu gibi durumlar için sivil duruş yada itaatsizliği öneren ilk kişidir. California ve Avustralya'daki altına hücumu anlayamayan, bağımsızlıktan kurtuldukları Ingilizleri kendi parlamenterleriyle vuran ve yazdıkları günümüzde HALEN devam eden MODERN bir düşünür o. Kendisinden çok sonra Marx'ın damadı tarafından yazılan #tembellikhakkı 'nın özü gibi; insanlığı sevdiği işlerde az çalışmaya ve onurunu korumaya davet eden bu filozofun özellikle İlkesiz Hayat'la sergilediği medya gücü, politikacıların sahteliği ve insanların tamahkarlığı kesinlikle OKUNMAYA DEĞER, kaçırmayın...
Geçenlerde ‘Suç ve Ceza’nın kısa özetini geçen genç bir çocuğun videosuna denk gelmiştim. Diyordu ki; adam suçlu kadın cezalı, tabii altına epeyce istihza dolu yorum yapıldı. Ancak bu kez size elimdeki kitabın kısa özetini geçerken ‘adam gururlu kadın önyargılı’ dersem benimle alay etmezsiniz umarım
Evet, gelelim kitabımızın içeriğine… Jane
TÜRK ROMANININ TRAJİK BASAMAĞI
Nabizade Nâzım'ın Karabibik'i kötüydü. Köy ortamına gayet güzel ayak uydurmuştu ama insana hiçbir fayda sağlamıyordu; kötü bir kurguyla ve pek de iyi olmayan karakterlerle oluşturmuştu romanını. Biçimde de büyük hataları olan romanın sonunda Karabibik'in ''baştan çıkıp kadına atılması'' gülünç ve romana yakışmayan bir sondu.
Zehra'daysa Nabizade
Gerçek tarihten uzak ne bir adam akıllı kaynağı nede gerekçesi olan, tamami ile bazen ütopik bir kafayla yazılmış bir kitap. Daha doğrusu bu ve bunun benzeri olan seri gibi giden türün hepsi için geçerli. Yazarı pek bilinmeyen, sanki birilerinin sponsorluğunda yazdırılmış belli bir düzenin elinde kaleme alınmış bir kitap gibi duruyor. Bazı insanların kitapları hiç okunmaz yada daha matbaaya girip basılmazken bunun gibi kitapların çerez gibi tüketilmesi hayret edici bir şey.
Gerçek tarihten uzak ne bir adam akıllı kaynağı nede gerekçesi olan, tamami ile bazen ütopik bir kafayla yazılmış bir kitap. Daha doğrusu bu ve bunun benzeri olan seri gibi giden türün hepsi için geçerli. Yazarı pek bilinmeyen, sanki birilerinin sponsorluğunda yazdırılmış belli bir düzenin elinde kaleme alınmış bir kitap gibi duruyor. Bazı insanların kitapları hiç okunmaz yada daha matbaaya girip basılmazken bunun gibi kitapların çerez gibi tüketilmesi hayret edici bir şey.
