Hile basittir. Kendinize inançla galip gelin. Kendi üzerinizde bir tür aldatmaca yaptığınızı bilseniz bile bir kral gibi hareket edin. Büyük bir olasılıkla çevreniz de size kral gibi davranacaktır.
Gerçeğin yansıtılması büyük bir aldatıcı güce sahiptir. Doğru üniforma, mükemmel aksan, uygun destekler vb. olursa aldatmaca çözülemez, çünkü gerçeğin taklidinin içine işlenmiştir. İnsanların inanmak için yoğun bir arzu ve ihtiyacı vardır.
Tanrı gerçekten var mı, yoksa kutsal imtiyazlarının korunmasını gözeten bu yeryüzü güçlüleri tarafından, vatandaş- larını daha da rahat sömürebilmek için, kendi tasarılarına göre mi yaratılmıştır; yeryüzünün gökyüzüne bir yansıması mıdır; bu gibi şeyleri artık umursamıyor, ben yalnız sabaha çıkıp çıkmayacağımı bilmek istiyordum. Ölümün karşısında mezhebin, imanın, itikadın ne kadar gevşek ve çocukça olduğunu hissediyordum. Sağlığı yerinde ve mutlu olanlar için, eğlencelik şeylerdi bunlar. Ölümün ve çektiklerimin korkunç gerçeği karşısında, kıyamet günü üzerine, ruhun ahretteki mükafatları üzerine bana telkin ettikleri şeyler, tatsız bir aldatmaca oluyordu. Bana öğrettikleri dualar, ölüm kor- kusu karşısında etkisizdiler
Bu nesil daha önce zuhur edemezdi. Bu illüzyon ve aldatmaca çağının sonuna kadar yaşanması; sahte tanrıların, vatanların, çeşitli ataların, kurtarıcıların, kralların ve mehdilerin kifayetsizliğinin ortaya çıkması, Sina'da dayak yememiz, Endonezya'yı tehlikeye atmaları, Pakistan'ı sarsmaları, birçoğunun hürriyet, refah ve terakki hakkında konuşup sadece sulta, yoksulluk ve yolsuzluk getirmesi -bunların hepsi- ayılma dönemine ulaşmamız için gerekliydi. Tüm bunların amaçsızca dolaşmaktan ibaret olduğunu anlayacak ve İslam dünyası için tek çıkışın kendi maddi ve manevi kaynaklarına, yani İslam'a ve Müslümanlara dönmek olduğunu idrak edecek bir nesil ancak bu şekilde doğabilirdi.
Her savaş aldatmaca üzerine kuruludur.
Bu nedenle, saldırabilecek güçteyken, acizmiş gibi gözükmeli; güçlerimizi harekete geçirirken, hareketsizmiş gibi durmalı; düşmanı yakınındayken uzakta, uzaktayken yakında olduğumuza inandırmalıyız.
“kendimizi hayvanlardan ve bitkilerden üstün görmemiz büyük bir aldatmaca, insanlık diye yüceltdiğimiz şey aslında ne aşağılayıcı bir kavram diye düşündüm.”
Sosyopatlar, ya da psikiyatristlerin deyişiyle "antisosyal kişilikler" şahsi kazanç uğruna yaşam boyu aldatmaca sergilerler. Pişmanlık ve empatiden yoksundurlar ve başkalarını incitme ve kötü davranmayı rasyonelleştirmede sihirbaz gibidirler.
İnsanlar genelde sosyopatların hırsız, cani veya katil gibi alışılmış suçlular olduğunu düşünür.
Oysa zeki sosyopatlar bazen hiç yakalanmazlar ve büyük şirketlerin milyar dolarlık saadet zincirlerinin başına geçerler. Bir işte dikiş tutturamayan, uzun vadeli ilişki sürdüremeyen ve sonunda çoğunlukla kendini hapiste bulanlar genelde yeterince organize olmayı bilmeyen sosyopatlardır.
Gururumun da bir haddi var: Kaynakları sınırlı. Siz, imanınız adına benliği’nizi alt ettiğinizi düşünürsünüz; aslında şu süre size yetmediği için onu ebediyete kadar uzatmak arzusundasınız. Kendinize güveninizin inceliği yüzyılın bütün iddialarını aşar. Sizinkiyle karşılaştırıldığında, aldatmaca ve hava cıva olduğu açığa çıkmayan bir zafer düşü var mıdır? İmanınız, cemaat tarafından hoşgörülen bir azamet sayıklamasından başka bir şey değildir, çünkü çarpıtılmış yollardan gider; fakat yegâne saplantınız naaşınızdır: Zamandışılığa düşkünsünüzdür ve bu saplantınızı dağıtan zamana zulmedersiniz. Göz koyduğunuz şeyler için bir tek ahiret yeterince geniştir; yeryüzü ve anları size fazla dayanıksız görünür. Manastırların megalomanisi, sarayların şatafatlı ve ateşli anlarında tahayyül edebildikleri her şeyi aşar. Kendi yokluğuna rıza göstermeyen kişi bir akıl hastasıdır. Herkes içinde buna rıza göstermeye en az hazır olan da mümindir. Süregitme iradesi bu kadar uzağa vardırıldığında dehşet verir bana. Sınırları belirsiz bir Benlik’in hastalıklı cazibesinden kaçınıyorum. Ölümlülüğümün içinde yan gelip yatmak istiyorum. Normal kalmak istiyorum.
Sosyopatlar, ya da psikiyatristlerin deyişiyle “antisosyal kişilikler” şahsi kazanç uğruna yaşamboyu aldatmaca sergilerler. Pişmanlık ve empatiden yoksundurlar ve başkalarını incitme ve kötü davranmayı rasyonelleştirmede sihirbaz gibidirler.