Burada çelişkili bir hava esiyordu; bir umut ve umutsuzluk, sabırsızlık ve aldırmazlık, bitkinlik ve heyecan karışımı. Tüm bu insanlar aynı kayıp düşe aitti.
Kendini rahatlatmak için gerçekliğe aldırmazlık etme, çünkü bunu bir kez yaptıktan sonra diğerlerinin seni kandırmasını kolaylaştırırsın.
"Ama zamanla farkına vardı ki, acılar insanı çoğu zaman gafil avlıyordu; kendini çok zaman umutsuzluğun eşiğinde buluveriyordu. Nasıl unutmalı, densiz, kötücül imaların, dokundurmaların sürekli anımsattığı bir sakatlığa nasıl alışmalıydı? İnsan zaten kendi kendisinin celladıyken, başkalarının cezalarına nasıl aldırmazlık edebilirdi ki? "
Bu dikenli, sevgisiz ortamlara aliskindik hepimiz, plazalarin insanin ruhunu oldurdugu, herkesi robota cevirdigi gercegini coktan ogrenmistik.eger ortacag sovalyelerinin demir zirhlari gibi, gorunmez bir aldirmazlik zirhi giymezsen, buralarda barinmana olanak yoktu.
Sayfa 144Kitabı okudu
Eski cahiliyeler basit, mert cahillerin cahiliyesiydi. Modern cahiliye ise bilgi, karmaşa ve aldırmazlık cahiliyesidir.
Sayfa 108 - özgün yayıncılık- 5. BaskıKitabı okudu
Türkiye zaman zaman, Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği gibi kuruluşların istediği standartları tutturmayı çok önemserken, zaman zaman da aynı konularda çok şaşırtıcı bir aldırmazlık havasına girip her şeyi yabancıların kötü niyetiyle açıklamanın kolaylığına kapılmaktadır.
Sayfa 22Kitabı okudu
'' Nasıl unutmalı, densiz, kötücül imaların, dokundurmaların sürekli anımsattığı bir sakatlığa nasıl alışmalıydı? İnsan zaten kendi kendisin celladıyken, başkalarının cezalarına nasıl aldırmazlık edebilirdi ki?
Frida omuz silkiyordu. ''
Sayfa 47 - Everest YayınlarıKitabı okudu