Varoluşunu haklı çıkarmakla meşguldü-ki hayatın bundan büyük gayesi olamaz, çünkü yaşam ancak yapmak için donatılmış olduğu şeyi sonuna dek yaptığında zirveye ulaşır.
Ancak, yavrunun içinde faaliyet gösteren başka güçler de vardı ve bunların başında da büyümek geliyordu. İçgüdüler ve yasalar onu boyun eğmeye zorlarken, büyümek de isyana yöneltiyordu. Annesi ve korku onu beyaz duvardan uzak durmaya teşvik ediyordu. Ama büyümek yaşamdı ve yaşam her zaman işığa doğru yönelmeye yazgılıydı. Yani yavrunun yediği her lokma etle ve aldığı her nefesle içinde kabarmakta olan yaşam selini dizginlemenin yolu yoktu. Sonunda bir gün, içindeki yaşam taşarak korku ve itaati bir kenara itti ve yavru kalkıp kapıya doğru yöneldi.
Çoğumuz çocukların potansiyelini geliştirmek üzere değil, çocukların potansiyelini budamak üzere anababalık yapıyoruz. Hatta, eğitim sistemimizin de bu temel felsefe üzerine kurulduğunu söyleyebilirim.