Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...bir Müslüman ancak Allaha iman eder.
Sayfa 86 - Yapı Kredi Yayınları
Ey iman edenler! Eğer benim yolumda cihad etmek ve hoşnutluğumu kazanmak üzere yola çıkmışsanız, benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan kimseleri kendilerine sevgi göstererek dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmektedirler; üstelik rabbiniz Allah’a iman ettiniz diye peygamberi ve sizi (yurdunuzdan) çıkarıyorlar. Ben sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da bildiğim halde onlara gizliden gizliye sevgi besliyorsunuz. İçinizden kim bunu yaparsa bilsin ki doğru yoldan sapmıştır. Mümtehine 1
Reklam
İradeyi kuvvetlendirmenin şekilleri, kişinin sarılması gereken sebepler: 1) Allah'a, yüce sıfatlarına, kaza ve kaderine iman unsurlarını güçlendirmek, Allah'a tevekkülde içtenlik ve Allah'a hüsnü zan beslemek. 2) Nefsin hevâlarına karşı direnme ve şehvetlerine muhalefet yolunda pratik yapmak. 3) Çeşitli ibadetler yapmak. Örneğin:
"*Hayatı boyunca karıncayı dahi incitmeden yaşayan bir insanın sırf Allah’a iman etmeyip kâfir olarak öldüğü için ebedi cehennem azabıyla cezalandırılması adil midir? Buna karşılık çocuklara tecavüz dâhil her türlü kötülüğü yapan birisinin sırf inandığı için, cezasını çektikten sonra bile olsa, ebedi cennetle mükâfatlandırılması nasıl adil olabilir? *Damla Çelik’ten ilhamla, sonsuz kudret sahibi olan ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allah, kendi yarattığı aciz kulları olan inanmayanları cezalandırmak için neden bu kadar istekli ve onlara karşı bu kadar kızgındır?"
Sayfa 110 - e-bookKitabı okuyor
Bismilləhir Rahmənir Rahim
"Hər kəs tağutu inkar edib Allaha iman gətirsə, o, artıq ən möhkəm bir ipdən (dəstəkdən) yapışmış olur". (Bəqərə 256) Bu ayə Allah ipinə sarılmağı izah edir. Allah ipinə sarılmaq necə olur? Allaha imanla və tağuta küfrlə... İslam ümmətinin bir çox hissələrində Allaha iman var, lakin tağuta küfr yoxdur. Tağuta küfr etmək lazımdır. Tağuta küfr olmadan Allahın möhkəm ipinə sarılmaq imkansızdır.
Sayfa 256Kitabı okudu
18. Dikkat edin, iyilerin (amel) kitabı Illiyyîn’dedir. 19. Illiyyîn’in ne olduğunu sen nereden bileceksin? (Bilemezsin.) 20. (O) yazıl(ıp mühürlen)miş bir kitaptır (ki yücelerde, iyi amellerin kütüğüdür). 21. (Allah’a) yaklaştırılmış (melek)ler ona şahit olurlar. 22. Şüphesiz ki iyiler, bol nimet (cenneti) içindedirler. 23. Tahtlar üzerinde
Sayfa 587 - Muttaffifîn/18-36Kitabı okuyor
Reklam
Duaların sonunda amin demek, her konuda olduğu gibi şimdi de en doğru karar ve en uygun sonuç nedir, yalnız ve kesinlikle Allah bilir gerçeğine olan güveni belirtmek için kullanılır. Allaha güven aynı iman gibi akıldan ötedir. Akıl mantık almasa bile kabulleniştir. İnanmaktan daha üst kademe, güvenmektir. İnanmak zihinden kaynaklanır güvense yürekten doğar. Benim için neyin iyi olduğunu O benden daha iyi bilir. Olanları anlamayan benim. Ben sadece Söylediklerini yapacağım, zaman gelecek ve ben neler olup bittiğini, hangi şeyin neye sebep olduğunu dinleyeceğim. Yapacağız ve dinleyeceğiz yada işittik ve itaat edeceğiz. Emredilenleri sorgulamakla bir yere varışamayacağını çoktan anladım. Kimisine aklım yetti Kimisine yetmedi. İspat istedim yanıt aradım, yanlış arzuladım fakat çoğu gerçek olmadı. O na inanmak yerine bir başka insana veya kendime mi inanayım? O na güvenmek bana istediklerimi versin ve ben mutlu olayım diye değildir, tam aksine, başıma her be gelirse gelsin, iyi veya iyi olduklarını anlamadığım hepsi, benim aslen gelişim ve tekamülüm için ihtiyacım olan demektir. Zamana yayılamayan kafam, henüz olanları olduğu gibi göremediği için, ancak belli bir süre geçtikten sonra geriye bakıp yorum yapabiliyor. Filmin sonunu görmeden Yönetmenin ne hazırladığını düşünmek, ihtimalleri kafadan geçirmek sonuca ulaşmak demek değildir. Kısıtlı bir beyin kapasitesiyle sınırsız bir olguyu anlamanın nafile çabasıdır.
Allah’a ve Resûlü’ne inanın, sizi üzerinde tasarrufuna/harcamasına vekil kıldığı (maddî) şeylerden (Allah uğrunda) harcayın. Sizden iman edip de (Allah için) harcayanlar var ya! Onlar için büyük bir mükâfat vardır.
Sayfa 537 - Hadîd/7Kitabı okuyor
Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır.[4] Birbirinizin gizli kusurunu (casus gibi) araştırmayın ve biriniz, diğerini çekiştirmesin.[5] Herhangi biriniz (normal insan olarak) ölmüş kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrendiniz (değil mi?) O halde ‘Allah’a saygı duyup emrine uygun yaşayın’ aykırı davranmaktan sakının. Şüphesiz Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir. [4] Günah olan zan, iyi kimseye beslenen kötü zandır (Beydâvî). [5] Resûlullah’a, “Gıybet nedir?” diye sorulunca “Gıybet, din kardeşini hoşlanmayacağı bir şekilde anmandır. Eğer o şey kendisinde mevcut ise onun gıybetini yapmış olursun, değilse iftira etmiş olursun.” buyurdu (Beydâvî).
Sayfa 516 - Hucurât/12Kitabı okuyor
Düşmanlık ve Kinini Ortaya Koymadıkça...
Kişi Allah’ı birleyip şirki terk etse de müşriklere düşmanlık beslemedikçe ve Allah (subhanehu ve Tealâ)’nın “Allah’a ve ahiret gününe iman eden bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsaAllah'a ve Rasulü’ne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin” (Mücadele/22) ayetinde de beyan ettiği gibi onlara olan düşmanlık ve kinini ortaya koymadıkça İslam’ı dosdoğru olmaz. Bunu iyi kavraman halinde, Müslüman olduğunu iddia eden birçok kimsenin dini bilmediğini de anlamış olursun.
Sayfa 21 - Beyaz Minare Kitap
Reklam
nisa suresi. kuran bana yeter diye bozgunculuk çıkartanlara bu ayeti gösterelim
59. Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin, sizden olan ülü’l-emre de. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz –Allah’a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız– onu, Allah’a ve Peygamber’e götürün. Bu, elde edilecek sonuç bakımından hem hayırlıdır hem de en güzelidir.
İbrahim-i Milletinin İlkeleri...
İbrahim Milleti’nin ilkelerinden ve özelliklerinden olan, ancak günümüz davetçilerinin genelinin ihmal ettiği hatta çoğunun tamamen terk ettiği hususlardan bazıları şunlardır: Birincisi: Müşriklerden ve batıl ilahlarından uzak durmayı açık bir şekilde yerine getirmek. İkincisi: Müşrikleri, sahte ilahlarını, sistemlerini, kanunlarını, şirk düzenlerini ve yasalarını açık bir şekilde inkar etmek. Üçüncüsü: Müşriklere, küfür ile ilgili tutumlarına ve durumlarına düşmanlığı ve buğzu açığa vurmak. Ta ki onlar, Allah’a dönünceye, bu yaptıklarının tamamını terkedinceye, bunlardan uzak duruncaya ve hepsini inkar edinceye kadar. Allah (Subhanehu ve Tealâ) şöyle buyurur: “İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a iman edinceye kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.” (Mümtehine/4)
Sayfa 19 - Beyaz Minare Kitap
Sen: “Filan ilim adamı, gerçeği bildiği halde haram yiyor” diye iddiada bulunuyorsun. Onun, o haram olan şeyin, haram olduğunu bilmesi, aynen senin durumuna benzemektedir. Sen de şarabın/içkinin, domuz etinin, faizin haram olduğunu biliyorsun. Dahası sen gıybet etmeninin, yalan söylemenin, söz götürüp getirmenin haram olduğunu da biliyorsun. Sen de bütün bunların haram olduğunu bildiğin halde o haramı işlemekte devam ediyorsun. Bunu işlerken, bu haramı işlemek masiyet değil, Allah’a karşı çıkmak değil anlamında olan bir inancından kaynaklanıyor da değildir. Bunların haram olduğunu bildiğin ve haramlıklarına iman ettiğin halde, işlemeye devam ediyorsun. Bunları işlemenin sebebi, senin şehevi isteklerine yenilmenden ileri geliyor. İşte âlim dediğin o kimse de, senin gibi aynı şehevi istek ve duygulara sahiptir, o da senin gibi onlara yeniliyor. Dolayısıyla onun, senin bildiklerini ötesinde dini konularda, haram ve helal meselelerinde senden çok fazla bilgiye sahip olmuş olması, sözkonusu edilen haramlardan senden daha çok sakınmasını gerektirmez. Nice kimseler var ki, doktorun söylediklerine inanır ve ona güvenir ama yine doktorun onun için öngördüğü perhizlerden sakınmaz. O, doktorun tavsiyesine rağmen yine de meyve yemeye, soğuk su içmeye devam eder durur. Bu kimsenin doktoruna rağmen, perhizlerini bozması, tavsiyeye uymaması, yediklerinin ve içtiklerinin zararlı olmadığını göstermeyeceği gibi onun tıp ilmine inanmadığı ve ona güvenmediği anlamına da gelmez. İşte sözkonusu edilen o âlimin yanılgılarını da bu çerçevede değerlendirmek lazım gelir.
Ölürse; iman ahlakıyla, Allah’a ibadet ve takvasıyla, din kardeşlerine olan şefkat, hürmet ve sevgisiyle yer beğensin. Kalırsa el beğensin. Bir Dava Adamının Notları 1
“Allah’a ve ahiret gününe iman eden,ya hayır söylesin ya da sussun.” Buharî
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.