Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...
Kendim olmaya ihtiyacım var ; sonu hiçbir yere çıkmayan bir patikada körü körüne sürünün peşine takılan hayâsız bir koyun değil.
I need to be myself; It's not a shameless sheep blindly following the herd on a path that leads nowhere.
Ne var ki Attila’nın hükümdarlık makamına geldiği sıralarda Hunlar askeri depolarına yeni bir teknolojik beceri ürünü eklemişlerdi: Kuşatma mühendisliği.
Kitlesel göç haklı olsa da olmasa da korku ya da nefret uyandırır, çünkü Batı Roma İmparatorluğu tarihinin açıkça gösterdiği üzere dünyayı tersyüz etme gücüne sahiptir.
~
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.
Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,
Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.