Pozitivizm aslında Batı'da kiliseye karşı sürdürülen savaşın "görkemli" bir formülle noktalanmasından başka bir şey değildir. Pozitivizm, rasyonalizmin bir adım daha ileriye götürülmesidir. Rasyonalizmde bilginin kaynağı akıl diye kabul edilirken, pozitivizmde hayata deneydir deniliyor. Gerçi pozitivizme günümüzde ilk çıktığı şekliyle itibar edilmiyor, fakat onun ortaya koymak istediği zihniyet ana hatlarıyla hâlâ muhafaza ediliyor. Nitekim Sovyet astronotlarından birinin uzay yolculuğundan dönüşünde verdiği demeçte: "Oralar da tanrıya rastlamadım" demesi, tipik bir pozitivist ifadedir: gözüyle gördüğü, eliyle tuttuğu, deneyebildiği şeye inanmak, ötesini inkâr etmek...
Sayfa 49 - iz yayıncılıkKitabı okudu
Şimdi Tanrı kavramı, sonsuz derecede büyük bir varlığın kavramıdır; başka de­yişle kendisinden daha büyük (yani daha mükemmel) bir şeyin düşünülmesinin imkansız olacağı kadar büyük olan bir şeyin kavramıdır. Bu "Tanrı" kelimesinin tanımının kendisinin parçasıdır. Böyle bir varlığı tasariarnaya çalıştığımızı farz edelim. Nasıl ki tek
Sayfa 248 - Ontolojik Kanıt/AnselmusKitabı okudu
Reklam
Yaratıcı bir tanrı kavramından gelişimini ana hatlarıyla çizdiğimiz bireysel sanatçı, artık varlığını sürdürmek için kolektif din ideolojisini değil, kişisel deha dinini kullanır; bu din, bireysel sanatçı tipinin her tür üretimi için önkoşuldur.
Sayfa 62 - albaraka yayınlarıKitabı okudu
279 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Olguculuk ve Tarihselcilik yaklaşımlarını anlamak için iyi bir başlangıç
Kitap, felsefe tarihinde yaklaşık 400 yıllık bir tartışmayı okurlara açıyor: Olguculuk ve tarihselcilik. Olguculuk (yalnızca pozitivizm değil; kitapta daha geniş bir anlama sahip örneğin marksizm de bu kümede) tarihi ve kültürü bir belirlenimcilik altında anlama denemesi. İlk izlerini Vico'da bulabileceğimizi tarihselcilik ise olguculuğun aksine kültürün ve tarihin tabi olduğu belirli kuralların olmadığını tarihin ve kültürün kendi özgül şartları altında ancak ancak anlaşılabileceğini söyler. Bu iki farklı yaklaşımın gelişimi üzerine pek durmayan kitap, bu tartışmanın hangi sonuçlara gebe olduğunu irdeliyor. Örneğin tarihselciler, eğer kültür ve tarihin olgucuların öne sürdüğü gibi belirlenimci bir yanı varsa orada insanın özgürlüğünden söz edilemeyeceğini, insanın önceden belirlenmiş şartlarla sınırlanmış olacağını belirtip bunu eleştiriyor. Onlara göre kültürü ancak özgür insan yapabilir. Kitap, bu iki farklı felsefi yaklaşımı ana hatlarıyla okura aktarmada başarılı; ancak tarihselci düşünürlerin görüşlerine belirgin bir biçime ağırlık verdiği kitabın içerdiği mefhumlarda rafine hale gelmek isteyen okurlar doyumsuz kalacaktır ve başka kaynaklara yönelme ihtiyacı duyacaktır.
Kültür Bilimleri ve Kültür Felsefesi
Kültür Bilimleri ve Kültür FelsefesiDoğan Özlem · Notos · 201230 okunma
296 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Filozof ve genç bir adam arasında geçen sohbet havasında geçen bir kitap. Filozofumuz Adler Psikolojisine göre yaşayan birisi genç adam ise Adler Psikolojisini yıkmak için mücadele veriyor. İki farklı görüşteki insanın düşünceleri savunma biçimleri oldukça keyifliydi. Adler Psikolojisinin savunduğu bazı şeyleri uygulamak gerçekten zor ve o düşünce yapısına bürünmek. Adler’in savunduğu düşünce ana hatlarıyla şu şekilde: “tramvaları amaçlarımıza uyduğu için biz yaratırız. Yaşadığımız hayatı biz seçeriz, nasıl yaşayacağımızın kararını biz veririz. Öfke , amacımıza hizmet ettiği için bizim yarattığımız bir duygudur. Mutsuzluk da yine aynı şekilde şu an onu seçmiş olmandan kaynaklıdır. Mutsuzluğunu çevrene veya geçmişine yıkamazsın. Kişinin nasıl dünyaya geldiği değil, elindeki malzemeler ile ne yaptığıdır. Yaşam tarzını sen seçersin ve seçtiğin yaşam tarzı senin kişiliğindir. Yaşam tarzını değiştirebilirsin. Değişmiyor ise tek nedeni değişmemesine karar veriyor olmandır.” En can alıcı konulara değinerek; •Neden mutlu olamıyorum? •Özgürlük nedir, nasıl özgür olurum? •Duygularımı kontrol edebilir miyim? •Özgüven eksikliğiyle nasıl başa çıkabilirim? •İnsanlar değişebilir mi? •Aşağılık kompleksi nedir? •Üstünlük arayışı nedir? •Hayatın anlamı, hedefler nelerdir? gibi sorulara Adler’in yaklaşımıyla cevaplar buluyoruz. Kitabın bana kattığı en güzel şeylerden birisi farklı bakış açıları görmek oldu. Felsefe ve psikolojinin iç içe gectiği sohbet havasında geçen akıcı ve faydalı bir kitap olmuş. Kitapla kalın, keyifli ve feyzli okumalar…
Kendinle Savaşma Sanatı
Kendinle Savaşma SanatıIchiro Kishimi · Koridor Yayıncılık · 20191,130 okunma
"Kısacası, vücudumuzda neler olup bittiğini bilmiyoruz; psikolojik yaşamımız o kadar karmaşık ki onu ana hatlarıyla bile anlayamıyoruz ve kendimizi tanımakta büyük güçlük çekiyoruz. Başkalarına sürekli olarak sahip olamayacakları düşünceleri ve duyguları yüklüyoruz. En küçük yazılı ya da sözlü bir cümle bazen apayrı bazense çelişkili çok sayıda yoruma açılıyor. Yerküre dışındaki uzaya gelince onun büyüklüğü bizimkini o kadar aşıyor ki bizim için en önemli olayın, yani kendi ölümümüzün önemiyle neredeyse alay ediyor." -Alexandre Lacroix, Hiçbir Şeye İnanmadan Nasıl Yaşanır? Say Yayınları, syf: 20
Reklam
183 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.