Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Müslümanlar Dik durun karşınızda leşler var!"
Pazarlıksız Allah ve Resûlü diyenlerin safından, samimiyet ve sadakatin merkezi İbda dünyasından ve onun mimarı Salih Mirzabeyoğlu'ndan 28 Şubat'ın asıl sahiplerini panikleten, durduran, çaresizleştiren ve şaşkınlığa uğratan "Dik durun karşınızda leşler var!" sözü ve 1999'un Müslüman Anadolu'nun kurtuluş yılı olduğu
Halkın içinde canını seven ve Moğolların satın aldığı tek tük adamlar vardı. Bu adamlar direnişi kırmak ve savunmayı zaafa uğratmak için herkesin içinde Ahi Evran'a: "Kalenin önüne toplanmış olan Moğol askerlerini saymaya kalksak 10 günümüzü alır. Böylesine kalabalık ve güçlü bir orduya karşı, bir avuç insanla kazanacağımızı mı sanıyorsun? Teslim olursa bizi affederler." dediler. Ahi Evran keskin bakışlarını Moğol ordusunun üzerine çevirdi ve bir süre konuşmadı. Daha sonra adamlara dönerek, gayet kendinden emin bir sesle konuştu. "Haklı olan, Hak dava üzerine mücadele eden, doğru tarafta bulunan insanlar asla kaybetmezler. Ben bunu kazanç veya kayıp savaşı olarak görmüyorum. Biz safımızı belirlemekle zaten kazandık. Ölsek de kalsak da zafer bizimdir! Bizim mücadelemiz canı tende tutma mücadelesi değildir. Bizim mücadelemiz, bir avuç bile olsak, Moğol sürülerinin karşısına çıkılabileceğini göstererek, Anadolu insanına direniş ruhu kazandırma mücadelesidir. Nesillerimizin zalimlerin kölesi değil: onurlu, özgür insanlar olarak yaşayabilmelerinin mücadelesidir. Moğol alçaklarına teslim olmaktan bahsediyorsunuz! Ben onlara teslim olmaktansa bin kez ölümü tercih ederim. Ölüm: zalimin inisiyatifindeki muammadan evladır! Çocuk, yaşlı, kadın demeden tecavüz eden, akıl almaz işkencelere tabi tutan, parçalara ayırarak onları öldüren, şehirleri dümdüz eden vahşi bir topluluk Kayseri halkına insaf edecek öyle mi? Bizim Allah'tan başka hiç kimsenin merhametine ihtiyacımız yok!"
Sayfa 367 - Kayseri'ye saldırmak üzere gelen Moğollar için tarafta değiştiren insanlarla Ahi Evran'ın sohbetinden..Kitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal Atatürk
TÜRK 1881 - 1938 Aslında oldukça gençken, Harp Akademisi öğrencisiyken mutlakıyete karşı çıkmış, anayasal monarşiyi savunmuştu. Bu amaçla okulda gizli bir gazete çıkardı. Ama yakalandı. Sonra da Suriye'ye sürgün edildi. Genç Mustafa Kemal'in Osmanlıyı modern bir ülke olarak görme kavgası böylece başlamış oldu. Savaşlarda başarılar kazandı. Ama o, sadece başarılı bir komutan değil, başarılı bir politikacı olduğunu da kanıtladı. İstanbul hükümetine karşı direnişi başlatarak tüm Anadolu'yu arkasında topladı. Kurtuluş Savaşı'nın bitmesinin ardından birçok köklü reforma girişti. Saltanata son verdi ve cumhuriyeti kurdu. Amacı, Türkiye'yi çağdaş devletler ligine sokmaktı. 10 Kasım 1938'de, sadece ülkesinin insanlarının değil, uluslararası toplumun da saygısını kazanmış bir devrimci olarak öldü.
Sayfa 15 - DB Dergi
Padişah Vahdettin: “İngiliz ulusuna karşı beslediğim sevgi ve hayranlık duygularımı babam Sultan Abdülmecit’ten miras aldım. Ümidimi Allah’tan sonra İngiltere’ye bağladım.” Bakan Rıza Tevfik (Bölükbaşı) 1920: “Anadolu direnişi bir blöftür. Avrupa medeniyeti Anadolu’yu bu zararlı haşerelerden temizleyecektir. Medeniyeti temsil eden İngiltere gibi bir devlete itiraz etmek küstahlıktır.”
Anadolu Direnişi
Fransızların tabiriyle, “ Kağnı, kamyona karşı zaferi kazandı.”
Sayfa 165 - kronik yayıneviKitabı okudu
Anadolu Direnişi
''Kağnı, kamyona karşı zaferi kazandı''.
Sayfa 165 - Kronik Yayınları Ocak 2018Kitabı okudu
Reklam
Anadolu Direnişi
'' Kendi komutasında milli bir ihtilal ordusu kuracak, Anadolu’da halk iradesine dayanan bir meclis toplayacaktı. Amacına ulaşmadan da İstanbul’a dönmeyecekti. ''
Kuva-yı Milliye, "Milli Güçler" anlamına gelmektedir. Onlara kısaca "Kuvvacılar" da denirdi. Anadolu'nun işgali ile birlikte Mondros Mütarekesi'nin ölüm fermanına benzer dayatmalarına karşı Türk milletinin bir nevi kendini müdafaasıdır. Fakat yekpare ve tek merkezden organize edilen bir yapı değildi; her biri kendi bölgesinde, yöresinde oluşturulan birliklerden müteşekkildi. Yani nerede bir işgal varsa orada bir direniş vardı. Kuva-yı Milliye sayesinde Milli Mücadele'nin ilk silahlı direnişi 19 Aralık 1918'de Dörtyol'da, Fransızlara karşı ortaya konmuştur. Bu ilk kurşun, 19 Mayıs'tan öncedir. Ardından da İzmir'in işgali ile birlikte Batı Anadolu'daki Kuva-yı Milliye birlikleri harekete geçtiler ve yerel örgütlenmeler olarak zuhur ettiler. Düzenli ordunun kuruluşuna kadar eşgüdümlü olarak çalışılmıştır. Ancak bu süreçte birtakım ayrılıklar da yaşanmıştır. Yöresel direnişe liderlik eden çete reisleri düzenli bir ordu içerisinde yer almak istememişlerdi. Fakat zamanla bu mukavemet kırılmış ve Mustafa Kemal Paşa tarafından düzenli orduya dahil edilmişlerdir.
Sayfa 124 - Kronik Kitap 1. BaskıKitabı okudu
Anadolu Direnişi Sanıldığının aksine, ilk kurşun İzmir’de değil, henüz 1918’in Aralık ayında ilk direnişin başladığı Dörtyol’da atıldı. Doğu’da, Kars’ta Cihangirzade vardı ve bir hükûmet kurmuş, kuvvet toplamıştı. Ancak asıl düşmanı İngilizler değil, Ermeni çeteleriydi.
Anadolu Direnişi
"Fransızların tabiriyle, 'Kağnı, kamyona karşı zaferi kazandı.'"
130 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.