Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anadolu insanı âlim değildir. İçinden istisnalar çıksa da genellikle ariftir, zekidir. Espriyi bilirler, aşkı bilirler, vatan sevgisini hiç unutmazlar. Toprakla haşır neşirdirler. Çiçeği görüyor, yaprağı görüyor, akan suyun yanı başında eğilip dizüstü su içiyor bu insanlar. Yani dünyanın bir nimet olduğunu biliyorlar. Büyük şehirlerimizde artan ekmekler çöpe gidiyor. Anadolu insanı yolda bir ekmek görse, üfler ya yer onu zayi olmasın diye, yada götürür ayakaltında bulunmayacak bir yere bırakır. Bark budur işte, Anadolu insanı ile büyük kentin insanları arasındaki... Anadolu insanı severse de güzel sever. Bu onuncu sevgilisi, yirminci sevgilisi diye anlatırlar şehirde. Yahu olur mu onuncu sevgili, sevgili bir tane olur. Dönder aktar sev. Bu nedir, bu kepazeliktir doğrudan doğruya, ama Anadolu insanı bunu yapmaz.
Sayfa 127 - Abdurrahim Karakoç ile yapılan söyleşidenKitabı okudu
Yaşar Kemal
İnsan anadan yiğit doğmaz, insanı hem yürekli, hem de korkak yapan görgüsü ve aklıdır.
Sayfa 34 - Cem YayıneviKitabı okudu
Reklam
''İnsanı aşağılatan önce kendisini aşağılatmış demektir. Kendine saygısı olan, olumlu, sağlıklı bir adam başkalarına da en büyük saygıyı duyar.''
Sayfa 75 - Cem YayıneviKitabı okudu
Sana bir öğüdüm olsun ki, kulağına küpe yap da bu öğüdümü ölünceye kadar taşı kulağında. Ömrün oldukça hiçbir adama böyle tepeden, böyle karıncaya bağırır gibi bağırmayacaksın. Bilmediğin insanlara böyle davranman senin çiğliğini gösterir. İnsanlara böcek gibi, karınca gibi bakamazsın. Şu evren içinde ne kadar yaratık varsa en kutsalı insandır. Hiçbir insanı küçük göremezsin, aşağılatamazsın.
Şu evren içinde ne kadar yaratık varsa en kutsalı insandır. Hiçbir insanı küçük göremezsin, aşağılatamazsın. İnsanı aşağılatan önce kendisini aşağılatmış demektir.
Ölümü gör gitme... *** Erdoğan giderse halimiz nice olur bilemem ben. Fakat bu soruların cevabını onun ağzından duymadan giderse hakkımı helal etmem ona. Gitme sakın… Ölümü gör daha gitme bir yere... *** Diken yazarı Hayko Bağdat bugünkü köşesinde Erdoğan'ın 'Ben gidersem devlet yıkılır' sözlerini değerlendirdiği bir köşe yazısı kaleme
Diken
Reklam
Eğer Cumhuriyet, Mustafa Kemal'in kültür mirasını sürdürseydi, bugün gelip dayandığımız noktaya, yani arabesk ve göbek dansı müptezelliğine sürüklenmezdik. Çok gençler hariç herkesin hatırlayacağı gibi, eskiden bu ülkede halk şakır şakır göbek atmazdı. Anadolu ve Rumeli halk dansları arasında göbek yoktur; bizim geleneğimiz değildir bu. Arabesk de (adı üstünde) bize ait değildir. Çok zengin olan halk müziğimizin hiç bir tınısı arabeske benzemez. Bu yüzden arabesk müzik akımını da, Türkiye'nin Araplaştırılması çabalarının bir izdüşümü olarak görmek yanlış olmaz herhalde. Politika, medya, günlük yaşam, eğlence ve insan ilişkileri arabeskleşti. Bir yanda siyasi çabalar, bir yanda uluslararası finans kuruluşları, öte yanda Amerika'nın yeşil kuşak teorisinde Türkiye'ye uygun gördüğü "Ilımlı İslam" modeli, arabesk akımıyla birleşerek bizi kendi benliğimizden, kendi kültür dünyamızdan, müzik ve eğlence biçimimizden uzaklaştırdı. Bizi biz olmaktan çıkardı. Yüzlerce yıl içinde edindiğimiz değerler sistemimizi parçaladı. Ama ne yazık ki bunun yaşamsal önemde olduğunu kavrayacak, Mustafa Kemal çapında kültür adamları yönetmiyor bizi. Ve Türkiye'deki esas önemli kaybın beş on milyar değil, değerler sistemi ve kültür kaybı olduğunu anlayanların sayısı çok az. "Bize biraz gelenek ve insani değer gönderin!" diyeceğimiz bir IMF de bulunmuyor.
Sayfa 94 - Doğan Kitap
Döndüğümde bir kahraman gibi karşılandım. Davetler, saygı ile karşılanmalar, güzel yemekler. Bu birkaç ay sürdü. Savaştan bir yıl sonra bir hiçtim, hem de kocaman bir hiç! Hayatım boyunca bu kadar aşağılandığımı hatırlamıyorum, resmen aptal yerine konmuştum. Beni savaşa gönderen devletim, bana sahip çıkmadığı gibi bütün kapılarını kapattı.
Bir Hayata Dokunursan, Roman, Son Kitap, Nisan 2015, İstanbulKitabı okudu
Şu dünyada kavga etmeden yaşanılamaz mıydı? Sultanlar ve şahlar birbirleriyle savaşırken harcayacakları kuvvet ve mesaiyi üretmeye harcasalardı eğer, elbette tabiat onlara her nimeti sunar, Allah da geçimlerini bereketlendirirdi. İnsanları, geçinmek için ganimete muhtaç edenlere lanetler olsun!.. Ekip biçseler, güdüp kesseler elbette doyarlar, gül gibi de geçinirlerdi. Bu sahiplenme hırsı neydi? Toprağı, insanı, varlığı bunca sahiplenmek için savaş neydi? Toprak herkese yeterdi ama sahiplenmek isteyenler işi bozuyordu. Şu dünyada her millet, her insan bu yüzden hayatını savaşarak kazanmak zorunda kalıyordu. Hatta bazen bunun adı gaza da oluyordu. Müslüman ile Müslüman savaşıyor, Anadolu Türkleri iki ordu çıkarıyor, adı “gaza” oluyor, kardeşimle beni karşı karşıya getiriyorlardı
Sayfa 227 - Kapı Yayınları 1. BaskıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.