Hooked: How to Build Habit-Forming Products (Tutkun: Nasıl Alışkanlık Yaratan Ürünler Üretebiliriz?) adlı kitap teknoloji tasarımcıları ve mühendislerine hitaben yazılmıştı. Kitabı "insan davranışının reçetesini" sunan bir "yemek kitabı" olarak tarif ediyor Nir. Bu kitabı sıradan bir internet kullanıcısı olarak okumak bir tuhaf - eski bir Batman filminde kötü adamın yakalandıktan sonra yaptığı her şeyi adım adım anlattığı âna benziyor. Şöyle diyor kitapta Nir: "Kabul edelim, hepimiz ikna işin- deyiz. İnovatörler insanları onlardan istediklerimizi yapmaya ikna edecek ürünler yapıyorlar. Bu insanlara kullanıcı diyoruz; açıktan söylemesek de her birinin yaptığımız şeye feci şekilde bağlanmasını istiyoruz gizliden gizliye."
Bunun için kullanılacak yöntemleri "zihin manipülasyonu" olarak tarif ediyor Nir. Amacın insanlarda "bir açlık yaratmak" olduğunu söylüyor ve bunu yapmak için B. F. Skinner'a model olarak atıfta bulunuyor. Yaklaşımını kendi blog yazılarından birinin başlığıyla özetlemek mümkün: Kullanıcıları kendinize bağlamak mı istiyorsunuz? Delirtin onları.
Sayfa 150
"Seni seviyorsam bundan sanane"
Hem kişiliğim, hem de düşüncelerim üzerinde çok büyük etkisi olan düşünür Spinoza idi. Her yerde garip ruhumu eğitecek bir kaynağı boşuna aradıktan sonra, sonunda bu adamın Etika başlıklı kitabını buldum. Bu yapıttan ne anladığımın, neyi özümsediğimin dökümünü yapamam, ama onunla ihtiraslarımın yatıştığını gördüğümü, hem düşünce, hem etik konusunda bana kapsamlı ve sınırsız bir bakış açısı sağladığını söyleyebilirim. Yine de beni o kitaba bağlayan asıl şey, her satırında dikkat çeken sınırsız özveri konusuydu. “Tanrı’yı gerçekten seven kişi, Tanrı’nın da aynı şekilde kendisini sevmesini istememeli” şeklindeki ilginç sözü, dayandığı önceki cümleler ve vardığı sonuçlarla tüm düşüncelerimi kapladı. Her konuda özverili olmak, sevgide ve dostlukta çok özverili olmak benim en büyük arzum, en önemli ilkem, en çok yaptığım şeydi, hele hele daha sonraları söylediğim “Seni seviyorsam, bundan sana ne?” şeklindeki iddialı söz tam olarak beni ifade etmiştir.
İçimde gömülü o kadar Cehennem ve Araf var ki-oysa hayata aykırı bir iş yaptığımı gören olmuş mu... benim gibi sakin,huzurlu bir adamın?
Portekizce yazmıyorum.Ben kendimce yazıyorum.
Gör bu nə qədər anormalı haldı.Biz bir adamı sevdiyimizi düşünürük və eyni zamanda bu sevdiyimiz adamın heç bir özəl qərarına, seçiminə istəyinə sayğı göstərmirik.Eqomuz imkan vermir. Biz onun həyatında "hər şey" olmaq " ən önəmli" olmaq istədikcə onun həyatı , rahatlığı, dincliyi, əyləncəsi dəyişikliyi, yenilənməsi üçün vacib olan hər şeydən ayrırıq.
Nəticədə onun həyatından bizdən başqa heç nə qalmır.Bütünlüklə boşluq olur.Biz onun həyat eşqini söndürürük.Biz onun özünü söndürük.
Sevgi bu cür olmur! Bu heç bir halda sevgi deyildi.Bu, Eqonun sahibkarlıq hissidi!
Osho -Qadınların Kitabı
Hayatta daima yalnız bir adamın düşü ol, bir âşığın sığınağı olma sakın. Kutsal çanak olarak kal. Gereksiz bir amfora olarak gizemini koru. Kimse senin hakkında, nehrin kendi kıyıları için söylediğini söylemesin: Sadece beni sınırlamak için varlar, diyemesin. Bunun yerine düşlere yaslanıp ömür boyu hiç akmamak, kuruyup gitmek yeğdir.
Sayfa 581 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ömer işine gömülmüştü, birden adamın boynunu çıplak kollarıyla sardı, yüzünü onun yüzüne yapıştırdı, güzel kokulu saçlarını gözlerinin üzerine döktü.
Hayyam'ın mest olması gerekirdi - bir aşık için bundan daha tatlı bir saldırı olabilir mi? İlk süpriz anı geçtikten sonra, onunda dönüp sevgilisine sarılması, onu kollarında sıkması, hasretin tüm ıstırabını, buluşmanın tüm sıcaklığını onun bedenine bastırması gerekmez miydi? Ama bu habersiz, ani ziyaret Ömer'i rahatsız etmişti. Kitabı hala önünde açık duruyordu, onu bir ortadan kaldırabilseydi... İlk tepkisi, kadının kollarından sıyrılma çabası oldu ve bu yaptığına anında pişman olsa da, duraksaması sadece kısacık bir an sürse de bu dalgalanmayı ve soğukluğu hissediveren Cihan, bu davranışın nedenini de anlamakta gecikmedi. Kitaba, sanki bir rakibesiymiş gibi kuşku dolu gözlerle baktı.
Sayfa 67Kitabı okudu
