Yalnızca rastlantısal olarak oluşan ve herhangi bir formül ya da istenç gücüyle ulaşılamayan bir bölgeydi bu.
ne katlanılacak bir duygu, ne de kaygı verecek bir geçmiş ya da gelecek vardı. Hiçbir kimliğe özgü bir anı ya da saplantı yoktu orada;
"Bugün namazlarımı tam vaktinde kılacağım" diye niyet edersin. Ezanı duyar duymaz lavaboya koşarsın. Tam abdestini alırken lavabonun kirli olduğu ilişir gözüne.Lavaboyu ovayım da hemen gidip namazımı kılayım dersin.Günlerdir içinden gelmeyen temizlik isteği bir anda coşuverir.
Orayıda,şurayıda derken bütün banyoyu temizlersin.
Öyle
Otoyol şarkısı
Işık şeridi
Işık geçidi
Renkli gölgelerde
Gündüz gece hiç bitmeyen bir oyun
Bitmeyen içki
Çıplak rüzgarda
Teninde Kızılderili dans ettiren
Meksika edebiyatının önemli yazarlarından Elena Poniatowska’nın eseri Gökyüzünün Derisi, idealist bir gökbilimcinin büyük kısmı astronomiye adanan hayatını anlattığı güzel bir roman. Kocası Guillermo Haro’dan esinlendiği düşünülen yazar, gerçek bilim insanlarıyla kurgusal karakterleri, bilim tarihinden olaylarla hayal gücünün ürünlerini bir araya
“Kalbim şimdi buruk. Genç ve güzel annemle ilgili uyuyan bir sürü anı, canlanıyor şimdi içimde. Ne garip, şimdi ben ondan daha yaşlıyım! Şu yalan dünyanın benim için bir oyun bahçesi olduğu ve hatalarımın yaramazlıklarımın göz ardı edildiği zamanların anıları canlanıyor şimdi gözümde hep.”
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim emek verilmiş bir eseri yerecek birikime sahip değilim tabi ki ama Çavdar Tarlasında Çocuklar kitabında olduğu gibi neden ünlü ya da kült olduğunu anlayamadığım bir kitaptı benim için. Galiba günlük veya anı tarzında yazılan kitaplar tarzım değil. Ben şahsen inanılmaz bunaldım. Ama özellikle psikoloji vs. Sevenler için güzel bir deneyim olacaktır.
Kitabı okurken büyük bir umutla başladım fakat kitap edebi kurgudan yoksun. Okuyorsun okumasına ama edebi zevk uyandırmıyor . Kitap bence psikolojik tarzda yazılmış bir anı kitabı olabilir. Ama edebi bakımdan zevkli değil bence. Şizofren genç bir kızın akıl hastanesine yatışı ve burada geçirdiği zamanları anlatılıyor.
"Kendin olma cesareti göster, çünküherkes seni olduğun gibi sevmese de, seni olduğun gibi olmaktan daha fazlasevecek kimse yoktur."
Lillian Hellman, 20. yüzyılın önemli oyun yazarlarından biri olarak öne çıkar. Oyunları, toplumsal ve politik temaları cesurca işleyerek izleyicilere düşündürücü deneyimler sunar.