Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Reklam
bırakın ruhunuz aklınızı tutkunun doruklarına yüceltsin şarkı söyleyebilmesi için. Bırakın ruhunuz tutkunuzu akılla yönlendirsin, tutkunuzun her gün yeniden dirilip Anka kuşu gibi kendi küllerinden doğabilmesi için.
Reklam
ne gereği var şimdi bu tartışmanın bea..
Mübeccel Namık, 1930 güzellik kraliçesi seçildi. Yarışmayı yine Cumhuriyet gazetesi düzenledi. 48 aday katıldı. Jüri heyeti 60 kişiydi, yarışmacılardan daha kalabalıktı. Yarışma o kadar popülerdi ki, herkes jüriye dahil olmak istiyordu. Jüri heyetinde Abdülhak Hamit Tarhan, Halid Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Şükûfe Nihal, Sabiha Sertel gibi, edebiyat, sanat, basın dünyasından şöhretler vardı. 1929 yılında Türkiye’nin ilk güzellik kraliçesi seçilen Feriha Tevfik, 1930 yılındaki bu ikinci yarışmaya da katıldı. İkinci seçildi. Kriz çıktı. Kaybetmeyi kabullenemedi. Gazetelere ağır sözlerle röportaj verdi, “hakkımı yediler” dedi. Mübeccel Namık’ın “şişman” olduğunu söyledi. “Şarklı erkekler etten buttan hoşlanıyor” dedi. “Güzellik inceliktir” dedi. “Avrupalı olalım diyoruz ama, bu kadar şişman kadınları Avrupa’da müsabakaya bile almazlar, tartsan 90 kilo gelir” dedi. Yani bir tek saç saça baş başa girmediği kalmıştı! Mübeccel Namık 1.72 boyunda, 70 kiloydu. O da Feriha Tevfik’in zayıf olmasıyla alay etti. “Tombul olmayı sivrisinek olmaya tercih ederim” dedi! E haliyle, gazetelerin en önemli konusu buydu. Ama, Mübeccel’in güzelliği konusunda herkes hemfikirdi. Tüm adayların tek tek fotoğrafları yayımlanmıştı, vatandaşlar kuponla oy kullanmıştı, vatandaşlar da jüri heyeti gibi Mübeccel’i seçmişti. Fransa’ya gönderildi, Cannes’da düzenlenen Avrupa Güzellik Kraliçesi yarışmasında Türkiye’yi temsil etti, dereceye giremedi.
İstanbul’da Degüstasyon lokantası açıldı. Sahibi Eduardo Morigini adında bir İtalyan’dı. İtalyan mutfağını İstiklal Caddesi’ne getirmişti. Kapısında kuyruk oluyordu, rostosu ve makarnası bütün şehrin dilindeydi, piyasada bulunmayan İtalyan şaraplarını servis ediyordu.
" O Anka Kuşu'ydu. Ne erkek ne kadındı.Ya da her ikisiydi. Özgürdü ve ölümsüzdü."
Reklam
... kara taassup seni parçalamaya bile kalksa, başını vereceksin, fakat eğilmeyeceksin.
1926’nın mart ayında TBMM’deki en önemli konu, yolsuzluktu! Niğde-Ulukışla karayolunu yapmak üzere ihaleye çıkılmıştı, Mustafa efendi adında Kayserili bir müteahhit kazanmıştı, sekiz ay içinde tamamlayacağını söylemiş, ihale bedeli olan 86 bin lirayı peşin almış, ama, altı ay geçmesine rağmen henüz bir santim yol bile yapmamıştı. Üstelik, altı ay ilave süre istiyordu! İhale iptal edildi. 86 bin lira geri alındı. Mustafa efendiye bir daha ihale verilmedi. Türkiye’de bazı şeylerin 100 yıl önce de 100 yıl sonra da hiç değişmediğinin, hırsız bürokrat-dolandırıcı müteahhit İkilisinin her dönemde devletin imkanlarını kemirmeye çalıştığının kanıtıydı. İstanbul’da, boşandığı eşini döve döve kaçırmaya çalışan damat, kendisine direnen kayınvalidesini öldürdü, idama mahkum edildi. Bursa’da, Ümmi adındaki kıza önce tecavüz eden, sonra da gırtlağını keserek öldüren Mehmet adındaki sapık, idama mahkum edildi. Bu cinayetler de, Türkiye’de bazı şeylerin 100 yıl önce de 100 yıl sonra da, hiç değişmediğinin bir başka kanıtıydı.
1925 senesinde sınıfta yapılan bir iğne şakası ve sürgün edilen öğrenciler
Gazetelerde geniş yer bulan ve vatandaşların büyük ilgiyle takip ettiği olay, İstanbul Erkek Lisesi’nde yaşanmıştı. Öğrenciler tarafından güya şaka yapılmış ve öğretmen Salih beyin sandalyesine iğne yerleştirilmişti. Tam oturacağı sırada iğneyi fark eden Salih bey, büyük alınganlık göstermiş, “bu muameleye layık değilim, sizlere çok teessüf ederim” diyerek, sınıftan çıkıp gitmiş ve öğretmenlikten istifa etmişti! Bu şok istifa üzerine, okul yönetimi disiplin soruşturması başlatmış, sınıfın bütün dersleri iptal edilmiş, öğrenciler tek tek sorguya alınmış, ama bu işi kimin yaptığı bulunamamıştı. Sınıftaki 43 öğrencinin tamamı sürgün edildi! Hepsi, Bursa Erkek Lisesi’ne gönderildi. Ekstra hazin tarafı, iğneyi o öğrencilerden hiçbiri koymamıştı. Aradan yıllar geçtikten sonra, hepsi mezun olduktan sonra, iğneyi aslında başka sınıftan bir öğrencinin yerleştirdiği ortaya çıktı. Suçsuz yere sürgün edilenler arasında kimler vardı? Sait Faik Abasıyanık. Gazeteci Hikmet Feridun Es. Dışişleri bakanı İhsan Sabri Çağlayangil. Turizm, ticaret, sanayi bakanı Sırrı Yırcalı vardı.
Mustafa Kemal’in kız kardeşi Makbule’ye göre, Latife Atatürk’ü, Fikriye Mustafa Kemal’i sevmişti; biri sonuca, öbürü sebebe aşıktı.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.