Nilgün Marmara'nın intihar mektubu, geçtiğimiz senelerde yayınlanmış. İntiharından sonra eşi;
‘'Şiir yazdığını bile bilmezdim, bir kenarda pıtır pıtır bir şeyler yazardı’' demiş.
İşte bu kadar basit her şey, anlaşılamamak birbirine en yakın iki insan arasındaki derin bir uçurummuş.."
21. Yüzyıldayız ve bence kardeş aynı evde doğduklarına değil, aynı duyguyu paylaşabildiklerine denmeli artık. Anlaşılamamak bu kadar her eve girmişken…
En büyük beklentilerimizden bir tanesi de anlaşılmaktır. Çünkü anlaşılamamak, tıpkı sessizlik gibi içten içe çıldırtir insanı. Bir süre sonra kendini ifade etmekten yoruluyor insan. Vazgeçiyor. Sonra inzivaya çekilip daha az kişiyle paylaşmaya başlıyor.
Anlaşılmayı bu kadar ısrarlı isteyeceğimi hiç düşünmemiştim zormuş anlatmaya çalışıp anlaşılamamak.her yöntemi deniyor insan bağırmayı,susmayı,gitmeyi.
Anlattıkça çözüme ulaşamadım alfabenin bütün harflerinden bir sürü cümle getirdim bir araya. Havada uçuşup giden .Yol yordu,yolda yürüdüklerim yordu.
Bir kaç kitap istiyorum şimdi, bir soba gümbür gümbür yanan. Üstünde demlenen çayım,tavana vuran gölgesi .Olmadı anlatamadık derdimizi o zaman demli bir çay içelim ince belli bardaktan..