Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Muhteşem anlatım
Derin derin baktı köylülere. Dizilmişler. El koyunları gibi. Çağırdığın yere giden. Koş dediğin zaman koşan. Öl dediğin zaman ölen. Durumları dil ile anlatılamayan... Eski püskü giysiler içinde, perişan... Paçavralara bürünmüş... Yüzyıllık çileler içinde yitmiş! Susuz kör kuyulara dönmüş ışıksız gözler... Ne demekte, ne söylemekte, ne anlatmakta olduğu belirsiz, anlamı yitik, hatta anlamsız, kaçak gözler!.. Yanmış, yunup yıkanmış yüzler...Kavlamış...Adama kinli kinli bakan, "Sen düşürdün beni bu hallere!..Senin ananı, dinini!.. Karını, kitabını!..Sülaleni, messebini!.." diyen, kara, çilkara adamlar...Adamların gözleri... Baktı kaldı Kaymakam.
Sayfa 161 - Literatür Yayıncılık (e-kitap)Kitabı okudu
Muhteşem bir anlatım;
Allah Teâlânın sahip olmadığı ve ihtiyaç duyduğu ne vardır? Hak Teâlâ'nın huzuruna, Kendini orada görsün diye nurlu bir kalp götürmek gerek…
Sayfa 284Kitabı okudu
Reklam
"Muhteşem anlatım kalp atışımı hızlandırmıştı. Ne zaman iyi bir kitaba denk gelsem aynı şey oluyordu. Yıllar içinde bunu kaybetmemiş olmaktan mutluydum. Hayatta iyi kitap kadar zevk veren çok az şey vardı."
Sayfa 154 - Alfa YayıncılıkKitabı okudu
Muhteşem bir anlatım
Hayatın her birine dağıttığı umutlar, hevesler, muratlar, dualar, fırsatlar, floşlar, kareler, fuller, aşklar, kızlar, papazlar ve aslarla dolu iskambillerden Ispanya’da kurdukları hayal ler şatosu, baş torpido dairesinin zeminine sanki enkaz gibi onlarla birlikte çökmüştü
Sayfa 127Kitabı okudu
Kuran'ın Üslubuna Dair
İnsanın gâh aklına gâh hissiyatına seslenen Kur'ân'ın anlatım usulü (üslûp) diğer kitaplarınkine benzemez. Kur'ân'ın sürekli üst perdeden (tenzîhçi) ya da sürekli avâma dönük (teşbihçi) bir dil kullanması; sürekli tehditkâr, sürekli ümitvâr konuşması; tamamen ilmî, burhanî, hukukî ya da tamamen şiirsi olması söz konusu
Sayfa 201
Muhteşem anlatım
Sadaka zekat, fıtr, hayır gizliden gizliye yapılıyor ama kimsenin haberi olmuyor. O halde yeni gelen nesiller nereden öğrenecek hayır yapmayı, kitaplardan mı? Bir kere şunu unutmamak lazımdır. Allah yeryüzünde insana insandan tecelli eder, kitaptan değil. Allah sadece insana hilafet vermiştir. Kitaba, çiçeğe, böceğe şuna buna değil, ama insana bu mukaddes vazifeyi tevdi kilimıştır. Her şeyi insan için, insanı da kendisi için yarattı. Dolayısıyla insanı evvela davranışlarıyla makbul, okunur bir kitap haline gelmelidir.
Reklam
Muhteşem anlatım
Bundan önce bir hayatımız vardı ki maddesel olarak kırk haftası ana rahminde geçti. Sonra ana rahminden öldük, dünyaya doğduk, dünyadan öleceğiz, ahirete doğacağız; ahiretten öleceğiz, ebediyete doğacağız. Yani fâni olmak (son bulmak) yok, biz bakiyiz. Ancak ve ancak dünyadan faniyiz. "İnsanin sonu yok olmaksa, niye uğraşıyorum?" diye düşünmeyelim. Allah, kendi halifesini yok olsun diye yaratmamıştır. Yok olmak yok. Yokluk için yaratılmadık biz. Bu farkı doğru anlamamız lazım.
Bugün Conkbayırı Tepesine dikilmiş olan Muhteşem İngiliz abidesini görüp de oranın zapt edildiğini sanmak çok yanlıştır. Kaldı ki İngilizlerin resmi harp vesikalarına dayanarak yazmış olduğu eserinde, General Oglander dahi böyle bir iddiada bulunmamaktadır. Generalin bir yerde zikretmiş olduğu tepe de Conkbayırı'nın, Şahin Sırtı cihetinde bir
Sayfa 404Kitabı okudu
87 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.