ranz Kafka’nın 1915’te yayınlanan Dönüşüm adlı öyküsü, yazarın, anlatım sanatının doruğuna ulaştığı eserdir. Küçük burjuva çevrelerindeki yozlaşmış aile ilişkilerini en ince ayrıntılarına kadar irdeleyen bu uzun öykü, aynı zamanda toplumun dayattığı, işlevini çoktan yitirmiş kalıplara bilinç düzeyinde baş kaldıran bireyin tragedyasını çarpıcı biçimde dile getirir. Diğer bir ifadeyle sistem içinde köleleşen, sürekli olarak bazı sorumlulukları yerine getirmesi istenen bu sorumluluklar yerine getirilmediğinde toplum tarafından dışarı atılan insanı resmettiği muhteşem öyküsüdür Dönüşüm.
Birinci resimde sessizim, süreçlerden acıyla koparılmış - ikincisinde dışardan gelen sesler karmaşası, konuşma içime işliyor, ancak ben bu sırada, en fazla bir çığlık atabilir durumda, hâlâ sessizim - üçüncüsünde iradem dışında, cümle cümle anlatmaya başlayarak nihayet hayat geliyor içime; bu çoğunlukla belirli birine, dostlara yöneltilmiş bir anlatım - ve nihayet, bugüne dek en kalıcı biçimiyle o zamanki berrak bakışlı yorgunluğumda yaşadığım dördüncü resimde, dünya susarak, hiçbir söz kullanmadan kendini anlatıyor; bana da şuradaki ağarmış saçlı izleyici komşuma da, oradan salınarak geçen muhteşem kadına da… Tüm barışçıl olaylar aynı zamanda birer anlatıydılar ve önce bir ozana ya da vakanüvise gerek duyan kavgalar ve savaşların tersine bu anlatılar, benim yorgun gözlerimde kendiliklerinden birbirlerine eklenerek destanlaşıyorlardı; üstelik, orada anladım ki ideal bir destandı bu: Uçucu dünyanın resimleri birbirlerine tutunuyor ve biçim kazanıyorlardı.
Yine de bizim oralar çağlar boyunca çelişkiler, çatışkılar diyarıdır. Gerçeğe nereden, hangi gözlükle bakarsanız o açıdan, o renkte, o boyda görürsünüz. Dersim gerçeği derindir, yer yer bulanıktır, hem de çoğuldur. Mağdur, kendi hikayesini içinde nasıl hissediyorsa öyle anlatır. Bazen gerçeklerin çarpıtıldığı izlenimi alırsınız ama anlattığı kendi gerçeğidir. Dış gözle bakanınkinden farklıdır o anlatım. Aslında hikayenin binlerce yıllık özü, düğümü kavranırsa anlamak kolaylaşır, her şey aydınlanır.
Çünkü... çünkü... çünkü... yaşamı yeniden buldum. Çünkü binlerce parçaya bölünüp yeniden birleşmek, böylece kendi kendimi doğurmak ve doğumuma tanıklık etmek, hayır doğumumu yaşamak istedim ve seninle birleşirken, birleşme süreci içinde, anlıyor musun, çiftleşmeden değil, tekleşmeden söz ediyorum, o süreç içinde, duyuyor musun Gün, ağlamayı bırak, beni dinle, o neyin süreci olduğunu bilmediğim süreci yaşarken, binbir parçaya, milyonlarca parçaya dağıldım, ama benden ayrılan her bir parça o süreci yaşıyordu, yükselirken milyonlarca ben olarak yükseldim, düşerken, milyonlarca ben düştük... Yoksa, yoksa sen bunu yaşamadın mı Gün?