youtu.be/4jqd3NFjDak
Annemin sessiz geceleri için!
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annemin sessiz geceleri için!
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyi
yine bir Can abimin kitabı ve yine ben... uzaklaştıramıyorum kendimi bu tür kitaplardan :) o kadar iyiler ki... beni kendilerine çekiyorlar ve ben Türk Dili ve Edebiyatı sınavımın olmasına rağmen bu kitabı bitirdim. biliyorum büyük bir beceri değil ama iyi bir deneme. annemin "çalış artık şu sınavına "diye fırlattığı terliğin denk gelmemesini bu kitaba borçluyum :) "sevgi duvarı" kitabına uzak bir kitap. anlamanızı zorlaştıran bir kitap.için de eski kelimeleri oldukça barındıran bir kitap.ne kadar çok "bir kitap" dediğimin farkındayım.ama bir kitaptan ibaret değil. okumanızı tavsiye ederim lâkin ilk önce "sevgi duvarı" adlı kitabını okuyun. çünkü bu kitap ile başlar iseniz büyük bir ihtimalle "çok sıkıcı" diye diğer kitaplarından vazgeçeceksiniz Can abimin :)
okuyanlara iyi okumalar diler, okumak isteyenlere ise kitaba başladıktan sonra sıkılıp bunaldıklarını düşünüp bir kenara atmasınlar! çünkü kenara atılacak değilde, en gizli en ücra köşelerden alınıp tozları üflenip kucaklanılacak bir kitap derim. size de iyi okumalar:)
RengahenkCan Yücel · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,861 okunma
* Annemin sessiz geceleri için! *
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyi
"Haydi tatlım nasıl çalıştığını göster bize,"dedi.
Babamın ilk kelimelerimi kaydedecek olmasına inanamıyordum.Tıpkı Penny'nin ilk kelimelerini kaydeder gibi -aslında pek öyle değildi.
Çok dikkatli şekilde yazdım ve konuşması için cihazın tuşuna bastım.
"Merhaba,baba.Merhaba, anne.Çok mutluyum."
Annemin gözleri yaşarmış,burnu kızarmıştı.Bana yumuşacık ve duygu dolu gözlerle bakıyordu.
Düşünümce aileme hiç ama hiç doğrudan bir şey söyleyememiş olduğumu fark ettim. Birkaç tuşa bastım ve cihaz benim hiçbir zaman söyleyemeyeceğim yeni kelimeleri seslendirdi.
"Sizi seviyorum."
Kişileri en çok kullandığı kelimelerle tanımlamak nasıl bir olgudur acaba. Benim kelimem 'güzel' sanırım. Kızıma hep 'Ne güzelsin' diyorum. Annemin yemeklerinin güzelliğini, hava durumunun güzelliğini, siz okuyucuların incelemelerinin güzelliğini, yaşamanın güzelliğini başka nasıl anlatırım ki? Tezer Özlü' nün kelimeleri ne peki: acı ve gitmek. Üstüne basa basa büyük harflerle ille de gitmek. Ve acı, yoğun acı.
Gidebiliyor mu peki o istasyon duraklarından sayısız bindiği trenlerle, her gün farklı bir şehire, her an farklı bir otele? Kendinden kaçabilir mi ki insan, gidemiyor işte. Dönme dolaba binmiş gibi. Zirvelere çıkıyor, derinliklerde kalıyor dere tepe düz gidiyor ama gidemiyor işte, yaşamın ucuna yaklaşayım diye, sınırları zorlayayım diye diye hepimizi koyu bir yalnızlığa sürüklüyor. Hatta hala diyor ki '"Belki yaşam benim sandığımdan daha acı."
Pavese demiş ki "Gövdemizin işleyişindeki incelikleri ancak bir hastalık sonucu anlayabiliriz. Aklımızın ve ruhumuzun işleyişini de dengemizi yitirdiğimiz zaman." Tezer Özlü de akıl hastanesinde kaldığında ruhumuzun işleyişini anlamış sanırım. Toplumun akılla bağdaşmayan düzende olduğuna, yemek yemenin bile yük olduğu bedeninde ruhunun hapsolmuşluğuna, bir yere ait olmamanın insan özgürlüğü için şart olduğuna inanıyor.
Kafka'nın, Svevo'nun, Pavese' nin hayatının peşinde, bir intiharın izinde, kısa, derin anlamlı cümleler eşliğinde bir varoluş sorgulaması. En yakınları edebiyat dünyasından olan, içine sığmayan, dolan taşan bir kadın. Ben anlayamıyorum, okuyorum okuyorum da bu intihar özlemini kavrayamıyorum, bu da benim eksikliğim olsun.
Güz suları bizim şehrin önünden akar
Kış savunması
Bizim şehir üs öbür şehirlere
Dakka şimdi bir doğu kamerası
Ölümü çeken
Geleceği parmakların bir bir gösterdi
Yeşil bir harmani dizlerinde
Annemin sessiz geceleri için!
Kaşan şehrindenim
Fena sayılmaz halim,
Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım,
İğne ucu kadar da zevkim.
Annem var, ağaç yaprağından daha güzel,
Dostlar, akan sudan daha iyi
Babamın ilk kelimelerimi kaydedecek olmasına inanamıyordum. Çok dikkatli şekilde yazdım ve konuşması için cihazın tuşuna bastım.
"Merhaba baba. Merhaba anne. Çok mutluyum. "
Annemin gözleri yaşarmış, burnu kızarmıştı.
Düşününce aileme hiç ama hiçbir zaman doğrudan bir şey söyleyememiş olduğumu fark ettim. Birkaç tuşa bastım ve haz benim hiçbir zaman söyleyemeyeceğim yeni kelimeleri seslendirdi.
"SİZİ SEVİYORUM "
Annem gözyaşları içinde babama tutundu. Babam da birkaç damla gözyaşını içine çekmeye çalışıyordu.
ben o durumda napardım dediğim de cevabım "bilemezdim" oldu. nasıl bilinebilir ki böyle bu durumun hissettirdikleri... birkaç anlamadığın kelimeye sahip bir anne ve nededinini hiç sorgulamadığın birbirine açılan iki daireden diğerinde oturan kapı komşusu ile yaşadığın bir hayat. kaç kişi tahmin edebilir ki nasıl yaşanacağını..
peki ya annenin sürekli tekrarladığı kelimeyi aradığı hiçbir kaynakta bulamamak...
13 yaşında bir yolculuğa çıkabilir miydiniz ama 5 gün sürecek...
bence hayat bazıları için daha zor, hele ki sonunda öğrendiğiniz bilgi size birçok şeyi acıtarak anlattıysa...
çocuk kitabı ama önce büyükler okumalı, okumalı ki çocukların aslında ne kadar büyük hissettiklerini anlamalı...
sevgiyle :)
"-Peki ya Abla düşüncelerimiz.
-Ne olmuş kardeşim düşüncelerimize.
-Gramajı olmadığı taktirde ağır gelmiyor mu bağzen insana, yormuyor mu insanı zaman zaman
Yasin'in bu dedikleri Haziran'ı hem şaşırtmış, hemde molası kısa uzun bir düşünceyle karşı karşıya bırakmıştı. Ve kendi kendine bu çocuk, bu kadar genç ve erken yaşta nerde buluyor böyle kelimeleri. Acaba hayatın zorluklarını anlatan kişilerden biri de Yasin mi? "
Annemin duyguları