Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım.
Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı. Babam akşamları eve yorgun dönerdi.
Ben bütün gün evde sıkılır, onun gelişini iple çekerdim. Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim.
Babam sarılır, öper sonra da, hadi
Daha 5 yaşında afacan bir çocukken, rahmetli babaannem, kimin rüyasını dinlese mutlaka dizlerinin önüne çöker onu can kulağıyla dinlerdim. Bilge bir kadındı babaannem, o yıllarda gözlerimi fal taşı gibi açtıran yorumlar yapardı. Beni de sıkı sıkıya tembihlerdi. "Rüyanı doğru anlatmazsan günahtır." derdi, hâlâ o sesi her rüya anlatışımda
Dikkat!!!
Bu bir inceleme değil tam da Ali Lidar'ın anlatılarında belirttiği gibi 'iç döküntüsü'dür. Sebep mi? Kitaptaki tek bir anlatı...En çok o etkiledi beni. Hadi bakalım, başlayalım...
Bazen bazı şeyler yarım kalıyor. Ne yaparsak yapalım elimizden gelmiyor yarım olanı tamamlamak. En çok da anne-babalarımızla!
Yazdığım,
Genç yaşta kanserden ölen kadın şairler kervanından , Didem Madak. Tıpkı
Naşide Göktürk gibi. Büyük şairlerin hep erkek olduğu tabusunu bana göre yerle bir eden ablamız. Şiir, bir olmazı hiç değilse hayallerde oldurmanın yolu değilse nedir ?
Hayatını merak edenler araştırabilir. Şiirini merak edenler okuyabilir. Zarifoğlu’nun “göç içimizedir” dizesini hatırlatan bir yolculuk..
Bu kitaptaki en özel şiirlerden biri de, “Enkaz Kaldırma Çalışmaları” şöyle diyor,
Kalbim neden isli bir şehir?
Kalbim ! Neden ben?
Bir tek aşk sözü söylememiş gibiyim
Kalbimi bıraktım bir yanıbaşımda
Kanatlarımla hep böyle yalnız başıma
Son şiirimi de kaybettim
Kalbim ! Neden ben ?
Son çocukluk resmimi de bir yabancıya gönderdim
Bir diğeri, “Annemle İlgili Şeyler” kendi sesinden dinleyebilirsiniz kısa bir röportajla birlikte, beni en çok etkileyen dize ise, “ Bir tek senin çocuklar üşüyecek rengi saçların vardı” bu nasıl bir yürek ve ifade !
youtube.com/watch?v=LGpbjWp...
Velhasıl keşfetmekle bitmeyecek, tekrar tekrar okunup tükenmeyecek bir hazinedir Didem Madak, rahmet olsun..
Nigâr Hacızade
Belaruslu gazeteci-yazar Svetlana Aleksiyeviç, savaşı, şahidin anlatma yükümlülüğünü, edebiyatını, ömrü boyunca yanı başında olan sesleri anlatıyor.
Kaybedilmiş Bir Savaş Üzerine: Svetlana Aleksiyeviç’in Nobel Edebiyat Ödülü
Nobel Edebiyat Ödülü’nün bu yılki sahibi Belaruslu yazar Svetlana Aleksiyeviç, 7 Aralık’ta ödül
di’li geçmiş zamanda birçok resim,
Hep gülümsüyorsun
Aklının ortasında mavi bir yıldız varmış gibi
Ve o yıldız karanlık bir şubat akşamında
Durmadan soluyormuş gibi..
Sevgili Anneciğim,
Binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda
Kocaman bir dağ lalesi gibi
Ve kapkara göbeğini dünyaya fırlatacakmış gibi duran.
Şimdi mucizevi bir yerdeyim Muc'ın ucuz evinde
Sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem Duvarlara hep senin resmini çiziyor
di'li geçmi zamanda birçok resim,
Hep gülümsüyorsun
Aklının ortasında
Sevgili Anneciğim,
Binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda
Kocaman bir dağ lalesi gibi
Ve kapkara göbeğini dünyaya fırlatacakmış gibi duran.
Şimdi mucizevi bir yerdeyim
Muc’ın ucuz evinde
Sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem
Duvarlara hep senin resmini çiziyor
di’li geçmiş zamanda birçok resim,
Hep
...
Sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem
Duvarlara hep senin resmini çiziyor
Di'li geçmiş zamanda birçok resim,
Hep gülümsüyorsun
Aklının ortasında mavi bir yıldız varmış gibi
Ve o yıldız karanlık bir şubat akşamında
Durmadan soluyormuş gibi
...