Eşitliği bilirim de adalet; zaman kavramından bir tık daha uzak, anlaşılamaz, tarifsiz ve buna mukabil kontrol edilemez geliyor. An adalete tabii, adalet zaman kavramını sarıp sarmalıyor da diyebilirim. Zaman kavramından bağımsızlaşamayan bizler için adaletin tecellisini kendinde görmek her ne kadar bir ilizyonsa, bir başkasından ya da kurumdan beklemek de bir o kadar masum bir aptallık oluyor. "İsyanın kime dostum? Hiç kimse o kadar aziz olamayacak" diyerek affettim..
Hayatımızın sahibi olduğumuzu onun bize zevkimiz için verildiğini sanıyoruz aptalca. Gerçekten de aptallık bu. Buraya gönderildiğimize göre birisi, bir görevle yollamış olmak gerekir bizi. Oysa yalnızca kendi sevinçlerimiz, kendi mutluluğumuz için yaşamamıza karar vermişiz biz. Mal sahibinin istediğini yapmayan işçi gibi bizim de sonumuzun kötü olduğu kuşku götürmez. Dünyanın sahibinin isteği de bu emirlerde var. Bu emirlere uysalar insanlar, yeryüzü cennete döner; insanlar akıllarının ucundan geçiremeyecekleri bir mutluluğa erişirler. Mutluluğu, gerçeği arayın, gerisi verilecektir size. Oysa biz arıyor, tabii bulamıyoruz. Asıl görevim, hayatımın amacı bu işte. Biri gitti, öteki başlıyor.
Yalnızlık yalnızlık yalnızlık...
Çok tehlikeli! Hem ihtiyaç duyuyorum hem de acı çekiyorum. Çevremde insanlar var ama ben onları istemiyorum. Yalnız kalmak istiyorum, sonra da yalnızlıktan dert yakınıyorum. Tam bir aptallık! Sanırım onu her şeyiyle kabul edip sevdiğim zaman, işte o zaman, olgunlaşacağım. Ve ilişki içindeyken aldığın zarar yalnızlığın sana verdiğine kıyasla daha fazla. Kendinden ödün vermek büyük günahtır. Ben kendimden ödün vermem. Asla. Yalnızlığıma daha da sahip çıkacağım.
Akif KARAAĞAÇ
@karaagacakif
·
07 Mayıs 16:47
İnanıyorum ki herkes ruhunun tapınağında yalnızdır ve yalnız olmalı, yalnız bırakılmalıdır.
Cesaret ile korkusuzluk aynı şey değildir; cesarette bilgelik, korkusuzlukta aptallık vardır. Cesaret doğru zaman ve doğru bağlamı sezer, korkusuzluk sezgiden yoksundur. Korku varlığımızın olmazsa olmaz doğasıdır ve cesaret onu yok etmeyi değil, onu doğru kullanmayı öğrenmektir.
merhaba,
şu an garda lake kıyısında expresso içiyorsun, kafan güzel. arkada “here there delillah” çalıyor üniversitedeki sevgilinle şarkınız olduğunu hatırlıyorsun. 12 yıl geri gidiyorsun. bugun 34 yaşını doldurmaya yaklaşık 30 gün kaldı. 7 mayıs bu gün.
12 yıl öncesini hatılıyorsun. 12 yıl sonrasını düşünüyorsun şimdi… damarım tutuyor işte arada, anı yaşamıyorsun. manzaran harika. ucsuz bucaksız Garda’nin kıyaları yeşil, açıkları mavi suları. bitiminde binbir çeşit tonla seni izleyen ağaçlar. günlük hayata yetecek kadar italyanca öğrendin, hala hatırlıyor musun?
şimdi nerde nasılsındır acaba. bunu okuduğunda bana ulaş. içinde derinlerde. umarım sahip olduklarımı kaybetmemişindir aptallık yapıp. aç gözlülük yapıp. doyumsuzca davranıp….
karar verebiliyor musun artık? ben hala bazı zamanlarda sıkıntı yaşıyorum. hayır demekte duygularımı net ifade edememekte. ne istediğimi bilememekte. hiç bir şeyin tadını almadan başka şeylere sahip olma isteği.. çözdüm çok büyük oranda. bazen damarım tutuyor dedim ya….
umarım güzel bir yerdesindir. doğum günün bu gün, kaldır boşluğa kadehini ikimizin şerefine ben suretimle tokuştururum bardakları….
"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi."
"Eğlence endüstrisi yalnızlık pazarından geçiniyor. Teselli endüstrisi kaygı pazarından geçiniyor. Güvenlik endüstrisi korku pazarından geçiniyor. Yalan endüstrisi aptallık pazarından geçiniyor. Peki başarılarını nerede ölçüyorlar? Borsada. Silah endüstrisi de öyle yapıyor. Hisselerindeki değer artışları her savaşın en iyi habercisi."
Eduardo Galeano / Zamanın Ağızları
"Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı hem aptallık, hem inanç devriydi hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, karanlık mevsimiydi, hem umut baharı hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu."