Türkü bin yıl öteden geliyor... Uzaktan dağlardan, Çukurovadan, denizden geliyor. Denizin tuzu, çamın sakızı, yarpuzun kokusu bulaşmış. Öyle bir türkü. "Gel benim derdime," diyor, "bir derman eyle. Alemler derdine derman olansın."
Bir an duruyor, bu sefer saz büyüyor. Saz tekrar ediyor: "Derman olansın." Sonra gene başlıyor Sefil Ali:
Her nere baktıysam yarimi gördüm.
Elleri duruyor. Sazın üstüne yumulmuştur. Uyumuş kalmış gibi. Birden başını kaldırıyor. Eli sazın üstünde uçuyor.
Dağlar taşlar uçan kuşlar.
Bir fırtına gibi çalıyor, söylüyor.
Adımı dersen de Sefil Aliyim Bir gün akıllıysam yüz gün deliyim Üstü köpüklenmiş bahar seliyim Başı pare karlı dağdan gelirim
Bir Dicle farz ederdim hayatı, etrafı saz;
Ömrümü, bahar yüklü zincir gibi kelekler.
Ve derdim: "Çıkmam artık keleklerden dışarı kış ve yaz.
Her doğan gün ufkuma yeni bir güneş ekler."
Güneşsiz ve keleksiz Dicle akarmış meğer.
(KELEKLER ŞİİRİ)
"Bak, bademler çiçek açıyor,
Pir Sultan Abdal saz çalıyor yüzünde...
Veysel görmeden anlatıyor baharı,
Üç cemre birden tükeniyor sesinde:
Ben üçüne birden vuruldum...
Açma gözlerini,
Yoruldum."