Kaplan doğası itibarıyla, yazgısından dolayı, kan dökmek için sadece tek bir şeye ihtiyaç duyar, koku alma duyusu onu avının yakınlarında olduğu konusunda uyarır. Hemen bu ava doğru hamle yapıp üzerine atlar ve onu parçalar. İçgüdüsüne itaat eder. Ama insan tam tersine kandan tiksinir; onu katil olmaktan tiksindiren toplumsal yasalar değil, doğal yasalardır.
Sayfa 180Kitabı okudu
FEVZİ PAŞA (ÇAKMAK) MİLLİ MÜCADELE'YE KATILIYOR!…
25/26 Nisan 1920 gecesi Ali Fuat Paşa Lefke'de, kendi karargâhındaki odasındadır. O gün, saatlerce at üstünde geçen yorucu bir vazife yürüyüşünden sonra Lefke'ye henüz gelmiştir. Vakit gecedir. Ertesi gün daha sabah açılırken Geyve'ye hareket edilecektir. Tam kendisini istirahate vereceği sırada yaveri telaşla içeri girer. Biraz da şaşırtıcı bir haber verir: “— Fevzi Paşa hazretleri teşrif ettiler. Görüşmek istiyorlar. Gelen eski Harbiye Nâzırı Ferik Fevzi Paşa'dır efendim…” Ali Fuat Paşa yerinden sevinçle firlar. Fevzi Paşa kapıdadır. Yorgundur. Ali Fuat Paşa'nın elini alır, sıkar. İlk sözleri şunlar olur: "— Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur, derler…" Ali Fuat Paşa hâlâ şaşkınlık içindedir. Misafirine hemen yer gösterir. Fevzi Paşa, otururken şu sözleri de ekler: “— Birbirimize kavuştuk. Ama, galiba biraz geç oldu?…” “— Ne ziyanı var Paşam, tekrar birleştik ya…” Evet, artık birleşilmiştir. Bu, mesut bir olaydır. Ertesi gün bütün memleket, memleketin bütün kumandanları bu olayı haber alacaklardır. Eski emirlerin uyandırdığı tereddütler artık silinecektir. İstanbul'un ve ordunun önemli bir asker şahsiyeti, Millî Mücadele safına katılmıştır. Haber, memlekette ve halk arasında da tabiî geniş yankılar yaratacaktır.
Sayfa 237 - 43. Basım - Temmuz 2021Kitabı okudu
Reklam
Bu arada, kalabalıkların ilkel, geri ve tam bir bilince dayanmayan duygu ve eğilimlerinin sömürülmesi, iç isyanların her safhasında kendini göstermiştir. Kara kalabalıkların bilinçaltı içgüdüleri ve ihtirasları, halk düşmanları tarafından daima sömürülmüştür. Halbuki kara kalabalık demek, millet demektir. Millet, müşterek bir bilince sahip olan, milletçe müşterek ölçülere bağlı olan ve ona inanan bir sosyal toplum demektir. Başıboş ve cahil kalabalıklarda, adına sürü psikolojisi diyebileceğimiz ilkel enstenktler (içgüdüler) rol oynar. Halbuki milli psikoloji, yani müşterek bir millet bilinç ve anlayışına dayanan duygular ve değerler birliği, sürü psikolojisinin, tamamen zıddıdır.
Sayfa 318 - 43. Basım - Temmuz 2021Kitabı okudu
Bugün de düşmanlarımızın bizden çalıp koparmak istedikleri üç büyük tılsım vardır: 1. Milleti birbirine bağlayan tek ve güzel bir dil. 2. Türk milletini tam bin yıl, dünyanın en ahlaklı, en medeni ve en büyük kuvveti hâline getiren Türk Müslümanlığı. 3. Türk çocukları için daima büyük şeref ve güven kaynağı olan, milli tarih ve ecdad sevgisi.
‘Onların hepsi tek bir yerde toplanacak’, sözü, bizim, tanrısallığın tek bir ifadesi olduğumuzun ve herkesin aynı kaynaktan geldiğinin bilincine varacağımız anlamına gelir. Bu, hepimizin tanrının suretinde, tam olarak onun gibi, onun bizim için tasarladığı ideali ifade edebileceği bir suret olarak yaratıldığımızı bilmek, bu birliği idrak etmektir. 
Tanrı, “Kendi suretimizde, kendimize benzer insan yaratalım” dedi, “Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun.” (Yaratılış 1:26) 1:26 TANRI ... YARATALIM DEDİ. Üçlübirlik kavramını içeren ilk ifadelerden birisidir. Çoğul takısının kullanılması, Tanrı'nın çoklu kişiliğe sahip
Sayfa 29 - Yeni Yaşam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.