ÖZETLE, ÖZETİMİZ...
Bizim için 1917 Ekim Devrimi'nin içeriği ve karşılaştığı zor­luklar ; siyasi ve ekonomik özüyle NEP dönemi; Lenin sonrası Rus­ya ve Stalin önderliğinde yürütülen sosyalizmin inşası; Sovyetler­ de ulusal sorunun ele alınış biçimleri; Lenin sonrası Üçüncü Enter­ nasyonal ve Stalin;. İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası gelişme­ler;
senin ailen onlar zaten, abd güdümündeki sözde müslüman 3,5 şahıs
Brzezinski, Afganistan'da yalnızca Usame Bin Ladin'e değil, Gülbiddin Hikmetyar'a da destek veriyordu. Hikmetyar o dönemde Türkiye'de İslamcılar tarafından tanınan bir direniş önderiydi. Devlet katında saygın bir yeri vardı. Refah Partililer de kendisine yakınlık göstermekteydi. 1980'lerin ortalarında Refah Partisi
Sayfa 146
Reklam
Teşkilat-ı Mahsusa'nın Yapısı
İlk başkanı Yarbay Süleyman Askerî olan (17 Kasım 1913-14 Nisan 1915) Teşkilat'ta asıl nüveyi Osmanlı subayları oluşturmaktadır; merkezde şubeler (Hindistan-Afganistan ve Arabistan Subesi, Rumeli Şubesi, Doğu Şubesi, Afrika Şubesi gibi) ve masalar (Arabistan Masası, Afgan Masası, Hindistan Masası gibi) şeklinde teşkilatlanmış, taşrada ise hücre ve ajanlar şeklimde çalışmıştır. Ayrıca merkezde, bütün İslam ve Avrupa dillerinde telif ve tercümeler yapan bir Tercüme Şubesi vardır. Bu teşkilatta, Bahattin Şakir ve Kara Kemal gibi İttihat Terakki'nin önde gelen liderlerinden, daha sonra devlet kurucusu yahut başkanı olmuş düzeyde Müslüman pek çok isim hizmet sunmuştur. Eşref Kuşçubaşı bunların sayısının altıyüzü geçtiğini söyler. Birinci Dünya Savaşı'nda Teşkilat, zaman zaman Alman istihbaratıyla işbirliği yapmıştır. Philip H. Stoddard, 1916 yılında teşkilat mensupları sayısının 30.000'i bulduğunu ve bunların genellikle doktor, mühendir, subay gibi uzmanlardan oluştuğunu yazar. Teşkilatın ikinci başkanı, Süleyman Askerî'nin vefatı üzerine bu göreve getirilen, hukuk doktoru Tunuslu bir Türk olan Ali Bey Başhemba'dır. Genç yaşında (39) vefatına kadar bu görevi yürütmüştür. (24 Mayıs 1915-31 Ekim 1918) Son başkan, Albay Hüsamettin Ertürk'tür.
Sayfa 289Kitabı okudu
Malala Yusufzay
Dünyanın çeşitli yerlerindeki pek çok çocuk gibi, Malala da bir karmaşanın içine doğdu. Ne var ki, yaşadığı bölge hem engin bir tarihe hem de zengin geleneklere sahipti ve bu bölgede hayli güçlü kadın liderler yaşamıştı. Hatta Malala’nın adı da, ünlü bir Afgan kahramanı olan Maiwand Malalai’dan geliyordu. 1880’deki savaş esnasında genç Malalai, İngiltere karşısında savaşı kaybetmekte olan Afgan askerlerine ilham veren bir konuşma yapmıştı. Malalai, düşman kurşunuyla hayata gözlerini yumsa da, askerler onun sözlerinden ilham almış ve savaşı kazanmışlardı. Malalai, milli bir kahraman haline geldi ve Malala da adını paylaştığı bu kahramanın yazgısını sürdürüyor. Malalai’nin aksine Malala yediği kurşuna rağmen hayatta kaldı ve başkalarına ilham vermeye devam ediyor. Şiddet ve nefrete rağmen ayakta kalan Malala, savaşı gerçekten çok güçlü bir silahla sürdürüyor: Sesiyle.
Sayfa 6 - Sel YayıncılıkKitabı okuyacak
Bay shelock homes
1878 yılında Londra üniversitesi'nden tıp doktoru derecemi aldım ve askeriyedeki cerrahlar için belirlenmis kursa katılmak üzere netley'ye doğru yola koyuldum. Çalışmamı orada tamamladığım için yardımcı cerrah olarak 5. Northumberland alayına yeterince aşinaydım. O zamanlarda alay hindistanda konumlanmıştı ve oraya katılmadan önce de ikinci afgan savaşı patlak vermisti. Bomba'ya ayak bastığımda askeri birligimin bütün kanallarından geçtiğini ve düşmanının ülkeye coktan daldığını öğrendim yine de benimle aynı durumda olan diğer birçok subay gibi alayı takip ettim bir an önce yeni görevlere giristigim kandahar'a güvenli bir şekilde ulaşarak alayimi buldum.
Biz mahcubiyetten yere bakıyorduk. Çanakkale savaşı sırasında Halife'nin çağrısına uyup cihada koşan, Türk kardeşleriyle birlikte omuz omza savaşan Afganistanlı mücahitleri, Kurtuluş Savaşı'nda Ankara'daki Büyük Millet Meclisi Hükümeti'ne iletilmek üzere kollarındaki bileziklerini bağışlayan Afgan kadınlarını hatırlıyorduk.
Reklam
70 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.