İnsan, diğer canlıların aksine, isteklerini, varlığının ihtiyaçlarının ötesine götüren bir imgelemle ödüllendirilmiş ve yine onunla lanetlenmiştir.
İnsan ve Toplum: Birlikte Yaşama Sanatı
İnsan toplumunun kökleri, tarihin derinliklerinde, insan hayatının başlangıcından öteye gitse de, insanlar, toplu (birlikte) varoluş sorunsalını çözmede oldukça küçük bir ilerleme göstermişlerdir. Her bir yüzyıl yeni bir karışıklık doğurur ve her yeni kuşak da onun içindeki sıkıntılarla yüz yüze gelir. Geçen yüzyıllar boyunca insanlık henüz hatalarının işin içine katmadan, birbirini "kana ve çamura bulamadan" birlikte yaşamayı öğrenemedi. İnsanın içinde yaşadığı toplum, öncelikle, her bir insanın aradığı, hayatın doluluğu için temeldir ve onun cezasıdır.
Sayfa 23
Reklam
Toplumdaki güç dengesizliğinden kaynaklanan bir toplumsal çatışmanın, güç dengesizliği varolduğu sürece, adil olarak son bulunması zor görünmektedir.
Sayfa 15
Grupların ahlakının, bireylerinkine göre aşağılanması, bir ölçüde, toplumun tutarlı kıldığı doğal güdülerle başa çıkabilecek ölçüdeki bir akılcı toplumsal gücün tanımlanmasında karşılaşılan zorluktan kaynaklanır. Fakat bu, bir ölçüde yalnızca bireylerin bencil güdülerinin birleştiği toplu bir bencilliktir.
Sayfa 10 - yeryüzü yayınevi
Toplum konusunda böyle konuşmam bana bu hakkı verdiği içindir, bilirim onu. Ayıplıyor muyum sanıyorsunuz? Hiç de değil. Hep böyle olmuştur. Ahlakçılar hiçbir dehistiremeyecekler dünyayı. İnsan kusurludur. Bazen daha az, bazen daha çok iki yüzlüdür. Budalalar buna göre ahlaklı ya da ahlaksız olduğunu söylerler.
İşte yaşam olduğu gibi. Mutfaktan daha güzel değildir, o da bir o kadar pis kokar, ama yiyip içmek istiyorsanız elinizi kirleteceksiniz ister istemez; yalnız yıkanmasını iyi bileceksiniz; işte çağımızın bütün ahlakı bu. Toplum konusunda böyle konuşmam bana bu hakkı verdiği içindir, bilirim onu. Ayıplıyormuyum sanıyorsunuz? Hiç de değil. Hep böyle olmuştur. Ahlakçılar hiçbir zaman değiştiremeyecekler dünyayı. İnsanlar kusurludur bazen daha az bazen daha çok iki yüzlüdür. Budalalar bana göre ahlaklı ya da ahlaksız olduğunu söylerler. Halktan yana çıkıp da zenginleri suçlamıyorum; yukarıda, aşağıda ortada hep aynıdır insan.
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
D:Arif, ben ahlaklı insanı, toplumun ahlak kurallarına uyan, ”Toplum beklediği için doğru olanı yapan” kişi olarak görüyorum. Etik davranan insan ise toplum kuralları nedeniyle değil, ”kendi inandığı değerler nedeniyle doğru olanı yapan” kişidir. T: İkisi arasındaki farkı biraz daha açabilir misin baba? D: Ahlaklı insan, kendini tanıyanların tanıklığına önem verir, görebileceği, bilebileceği yerde, onların beklediği şekilde davranır. Örneğin borcunu öder, verdiği sözü tutar. Borcunu ödemezse, verdiği sözü tutmazsa adının kötüye çıkacağını bilir. Ahlaklı olmak onun için akıllıca bir politik tavırdır. Ancak, köyünde herkesin bildiği ”ahlaklı” bir kişi, farklı bir muhitte, kendisini hiç tanıma an insanlar arasında ”ahlaksız" davranabilir, Çünkü onu ayıplayacak, kendisinin önem verdiği kimse yoktur. Vardır, ama önemsemez. T: Bilmece gibi konuştun. Ne demek, ”Vardır ama önemsemez!” D: Başkalarının tanıklığını önemser, ama kendi tanıklığını önemsemez. Kendi tanıklığının farkında olan ve kendine yalan söylemeyen insan başkalarına yalan söyleyemez.
Kolektivist topluluk, ancak bireyler arasında amaç birliği mevcut olduğu ölçüde var olacaktır. Bazı faktörler, kolektivizmin grupçu ve inhisarcı olmaya dönüşme eğilimini güçlendirmektedirler. Bu faktörlerin en önemlilerinden biri, ferdin, aşağılık duygusunun sonucu olarak kendini bir grupla özdeşleştirme arzusudur. Grubun üyesi olmak, dışarıdakilere oranla üstünlük sağladığı sürece, ferdin bu arzusu tatmin edilmiş olur. Bazen de, insanların grup içinde frenlenmesi gerektiğini bildikleri vahşî içgüdülerinin ancak yabancılara karşı serbestçe yöneltilebileceğini görmeleri, grup içinde şahsiyeti eritip yok etmeyi kolaylaştıran bir faktördür. R. Niebuhr un "Ahlâklı İnsan Ahlâksız Toplum" adlı tezine pek katılmasak da onda bir gerçek payı olduğu kesindir.
D: Arif, ben ahlaklı insanı, toplumun ahlak kurallarına uyan, ''toplum beklediği için doğru olanı yapan'' kişi olarak görüyorum. Etik davranan insan ise toplum kuralları nedeniyle değil, ''kendi inandığı değerler nedeniyle doğru olanı yapan'' kişidir. Ahlaklı insan, kendini tanıyanların tanıklığına önem verir, görebileceği, bilebileceği yerde, onların beklediği şekilde davranır. Örneğin borcunu öder, verdiği sözü tutar. Borcunu ödemezse, verdiği sözü tutmazsa adının kötüye çıkacağını bilir. Ahlaklı olmak, onun için akıllıca bir politik tavırdır. Ancak, köyünde herkesin bildiği ''ahlaklı'' bir kişi, farklı bir muhitte, kendisini hiç tanımayan insanlar arasında ''ahlaksız'' davranabilir. Çünkü onu ayıplayacak, kendisinin önem verdiği kimse yoktur. Vardır, ama önemsemez.
Geri15
59 öğeden 51 ile 59 arasındakiler gösteriliyor.