Aşmunikal (on sekinci tablet)
"Yalnızca konuşacağız. Birbirimizden korkmamayı öğrenene kadar, bıkıp usanmadan konuşacağız. Bedenimden korkmamanı öğrenene kadar sana tabletlerden şiirler okuyacağım, hikâyeler, destanlar anlatacağım. Anlatmanın bir tür sevişmek olduğunu anlayana kadar, anlatmanın yetmediğini kanıtlayacak olan açlık teninde uyuyana kadar, bıkıp usanmadan anlatacağım."
Sayfa 318 - EVERESTKitabı okudu
İlk toplumların din anlayışı
Antik toplumların neredeyse tamamı çoktanrılıydı. Tek bir Tanrı'ya, yani Yehova'ya tapan Yahudiler bile başlangıçta diğer tanrı arın varlığını reddetmediler. Onlar sadece ilah olarak tekini kabul ediyorlardı. Yunanlar, Romalılar ve Mısırlılar gibi diğer toplumlar geniş bir tanrılar grubuna tapıyorlardı ve genel likle de birbirlerinin tanrılarını ödünç alır görünüyorlardı. Akdeniz'de ve Doğu toplumlarında serbestçe dolaşan mitler ve hikayeler dini inançların Avrupa'ya ve Asya'ya yayılmasına neden oldular.
Reklam
post-modern
Post-modern fikre göre; tek tanrı ya da mitlerdeki tanrılar insan yapımıdır. Aynı şekilde Ay'ın şu şu kütleli, başka bir fiziksel cismin etrafında dönen bir cisim olduğunu , etrafından döndüğü Dünya'nın da şu şu kütleye sahip, şöyle biçimlerde matematiksel olarak hesaplanabilir bir yörüngesi olduğunu, ya da Batı tıbbının Doğu
Sayfa 157 - Tuti KitapKitabı okudu
Siddhartha Gautama, bugün bilinen ismiyle Buda ve Budizm
Siddhartha Gautama'nın, yani Buda'nın, ilk biyografileri, yaşamından yaklaşık altı yüz yıl sonra ortaya çıktı. Ancak, antik metinler ve arkeolojik bulgular, Buda'nın içinden çıktığı toplum ve onun öğretileri hakkında birçok şeyi açıklar. Siddhartha Gautama, bugün Nepal sınırları içinde yer alan Sakya'nın eski küçük klan
Sayfa 103 - Yakamoz KitapKitabı okudu
Zeus, insanın, normal olarak 25 sene yaşamasını öngörüyordu, insan sızlandı. 25 senede ne yapabilecekti? Aşağı yukarı bunun yarısı uyku ile geçecekti. Çocukluk devrini de çıkarınca geriye bir şey kalmayacaktı. Zeus "Ne yapayım; en son yaratıldığım için güçlü olmak, hızlı uçmak, çok uzaklardan görmek, iyi koku almak vasıfları gibi uzun ömür de diğer mahlûklara dağıtıldı." dedi. İnsan ağlayarak yalvarmasına devam etti. O sırada onun yanında şu altı hayvan bulunuyordu: Tırtıl, Kelebek, Tavus, Beygir, Tilki, Maymun. Hayatı tatlı bularak çok yaşamak için çırpınan insan, Zeus'e bu hayvanları göstererek, “Bunların ömürlerinden al bana ver, ben üstün bir mahlûkum, benim çok yaşamam lâzım, onlar yaşamasalar da olur." dedi. Baş-Tanrı bunun haksızlık olacağını, tanrıların nazarında her mahlûkun eşit olduğunu ileri sürerek, insanın, ömrünün belirli zamanlarında o hayvanların hayatını yaşamasını, yani o hayvanlar gibi ömür sürmesini şart koşarak hayatı uzattı. Bu sebeptendir ki, yeni doğan bir insan yavrusu evvelce tırtıl gibi yerde sütünür, emekler, bu bebeklik devridir. Sonra kelebekler gibi neşe ile koşar, oynar, bu çocukluk çağıdır. Zaman geçince bilhassa on beşinden sonra gençlik çağı başlar. Bu devrede insan tavus hayatını yaşar, onun gibi gururlanır. 25 - 30 yaşından sonra ev bark sahibi olunca üzüntüler, kederler başlar; o zaman beygir gibi hayatın yükünü çekmek icap eder. İnsan kırkından sonra tecrübe sahibi olur, olgunlaşır, bu devrede tilki gibi kurnaz olur, ellisinden, altmışından sonra da insan maymun gibi çirkinleşir.
Aklında hep cesur insanların hikâyeleri vardı ya da macera, anlık, günlük, haftalık, senelik. Tahmin ediyordu ki hikaye sahibi olmak acımasız olmak demektir. Vicdan, hikâyeye hemen bir son verir çünkü. Yolu parmağı ile gösterir ve hikaye biter. Zihinde başlayıp biter, yola bile çıkamaz, ayakkabısını bile giyemez. Düşünüyordu ki hareket, düşünerek yapılan bir şey bile değildir, hareket daha gelirken ne yapılacaksa yapılır ve her şeyi kazandıran budur, ayırt ettiren bu.
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
660 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.