Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Nikos Kazancakis [18 Şubat 1883-1957]
...ölüm bazen hayatımızın içine, baş döndüren bir koku gibi akar; hele de ıssız bir yerde olup, ay ışığı ve derin bir sessizlik varken, insanın vücudu yeni yıkanmış, hafifçecikken ve ruhun karşısına aşırı engeller çıkmazken, yani uykuda. İşte o vakit, bir an için hayatla ölüm arasındaki yarım duvar saydamlaşır, insan onun arkasında,
Koca Sevimli Dev
Babam, sizin eğitim görmüş dediğiniz adamlardan değildi. Hayatında yirmi kitap okuduğundan bile şüphe ederim. Ama harika bir masal anlatıcısıydı. Her gece, bana bir uyku masalı uydururdu ve en güzelleri de diziye dö­nüşen ve geceler boyu sürenlerdi. Bunlardan biri, hiç kuşkusuz en azından elli gece sürmüştü, “Koca Sevimli Dev” ya da
Sayfa 19 - Can Çocuk - Çağdaş Dünya EdebiyatıKitabı okuyacak
Reklam
Gigi ve Momo'nun bir masalı
"Bana bir masal anlatır mısın?" diye Momo yavaşça bir dilekte bulundu. "Peki" dedi Gigi. "Kimi anlatsın masal?" "Momo ile Girolama'yı en iyisi..." diye karşılık verdi Momo. Gigi biraz düşündükten sonra sordu: "Adı ne olsun?" "Belki Sihirli Aynanın Masalı?" Gigi başı ile olur dedi:
"Sürmeli Yalnızlık Turunçların gökyüzüne oturdum. bahçelerin kaderinden bir sonsuzluk vakti. Hanımeliler frenkincirlerini kokusuna boğuyordu. Boynumda uzakların cümlesiz çanı. Başsız ayaksız çarşılar. Vitrinlere boyanmış yoksulluk. Yalnızlık pergeli bir kalabalık. Evlerin kum haritası yüzler. Sevgisizlik gökyüzünü yere indirmişti.Herkes bir kayıp dua toprağın rahminde. Yollar çekilmiş, çekilmiş, can verdiğin aynalara dönüştün çoktan. Dokunmak ayrılığın gülüydü de top top soluyordu içimde. Deniz bahçeye kadar uzanmış, papatyalardan kirpikler ediniyordu. Bir kadın uzun parmaklarını uzatıyordu ölümün üzerinden. Ağzın yıldızlarla doluydu. "Yüce dağ başında ay kandil olur" türküsüyle bakıyordum yüzüne. Gecenin soluk aldığı her yerde omuzların gölleniyordu. Göğüslerin tanyerinin ayetleriydi. Tanrı bütün bayramları gövdeden indiriyordu. Sürmeli yalnızlığım... Geldin ve gittin. Yapraklandım. Yıldız döktüm. Akşamı donandım. Elleri yüzümde nilüfer. Keder gülümsedi. Deniz bir gönül soluğu. Şarap tenimde gül açtı. Zamana dokundum. Mumlar Tanrı'ya değdi. Geçtiğin kasabalar birer arzu pıhtısı. Geldin ve gittin. İncinme masalı kentlerdesin şimdi. Işıklı caddelerde bir ölüm ıslığı. Sekiz çocuğun tabutu üzerinden uzanıp öptüm tozlu aynanı. Senin ağzında sekiz beşik, benim boynumda sekiz mezar... dört mevsimli bahçelerden özürler buluyorum yaşamaya..."
"Baş Dönmesi 1. ateşi hatırla, dedi. ağzı bir kül ocağı ağzımda. sonra o balmumu yalnızlık yeniden tanrı soluğundan uzak.
Sayın Erbaş, bu vuruş ani oldu.
Şimdi ben tuttum, çizgili defterlere Boncuklar dizerken hem de Elleri şıralı bir çocuğa Güneş yumağı bir çocuğa, ağaç yarası bir çocuğa Buğday firikleriyle tarlaları ağzına dolduran bir çocuğa Kirpikleriyle karları yuvarlaya yuvarlaya Evlerin içine dağlar indiren bir çocuğa Rüzgârlı memeler pınara hareler düşürecek diye Pınar lülesine
Sayfa 7 - Kırmızı Kedi Y.
Reklam
Bir süre sonra ay, Lale’ye şöyle demiş: ‘Ayağa kalk, tatlım, ve ateş yak. Ben daha fazla kalamayacağım burada, gitmem gerek.’
314 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.