"Patalojik bir hezeyanmı yaşadığım, derin varoluşsal bir gerçeklikmi? Şizofrenmiyim? Delimiyim ben, hakikatı mı görüyorum?"
Beynimde sürekli yenilenen bu didişme yüzündendir ki bir zamanlar "objektif gerçeğe" taşıdığım mutlak inanç kökünden sarsıldı. Bugün bilim objektif saydığı kıstasların bile son kertede sübjektif, irrasyonel ve ideolojik olduğuna inananlardanım. Enisteinin dünyaya dili çıkaran fotoğrafı hep gözümün önünde. Hiçbir şey, bilimin cinnetle olana gizil içsel akrabalığını bu kadar iyi aktaramaz.
Nasıl ını anlıyorum neden ini anlamıyprum.
Daha öncede pek çok kez olduğu gibi, yoksa ben delimiyim sorusu geçti aklımda. Belkide deli dedikleri tek kişilik bir azınlıltı.
"NASIL'ını anlıyorum, NEDEN'ini anlamıyorum.
Daha önce de pek çok kez olduğu gibi, yoksa ben delimiyim, sorusu geçti aklından. Belki de deli dedikleri tek kişilik bir azınlıktı."
“döndüm sana, şanslı sevgilim benim,” dedim ona. “orospu çocuğu, vurdun bana. BANA VURDUN!” “hımm,” dedim yeni bir şişe açarken, “kafamı s.kmeye devam edersen gene vururum.” “ÖYLE Mİ?” diye bağırdı. “BANA VURURSUN TABİİ, BİR ERKEĞE VURACAK CESARETİN VAR MI?” “YOK TABİİ!” diye bağırdım, “BİR ERKEĞE VURMAM! DELİMİYİM BEN? HEM NE İLGİSİ VAR?” Bu onu bir süre için susturdu. Oturup su bardaklarıyla şarap içmeye devam ettik, porto. Sonra yine başladı ithamlara. O uyurken otuzbir çektiğimi iddia ediyordu. Bu beni ilgilendiren bir meseleydi bence, değilse de GERÇEKTEN aklını kaçırmış demekti.