"Bir insan narkoz almadan, kesilip biçilecek yerini uyuşturmadan kendini kendi eliyle ameliyat eder, bunu da ölmeden başarırsa, insanoğlu için yaşamın en güç yanını, adı yapayalnız olmak denen şeyi de başarır."
Sayfa 113Kitabı okudu
Kaş Yaparken Göz Çıkarmak; Resmî tatilin cuma günleri yapıldığı eski toplumumuzda, düğünler de bu güne rast getirilir ve perşembe akşamından da gelin hanım süslenirmiş. Kuaförlerin, güzellik salonlarının, moda evlerinin bulunmadığı o zamanlarda gelini süsleyen hanımlara meşşata, kalemkâr veya yüz yazıcı, bu faaliyete de koltuk merasimi denilmiştir. Koltuk merasiminin hanımlara has eğlenceleri olur ve bir tür kına gecesi gibi çalınıp oynanılır, gülünüp eğlenilir imiş. Böyle bir koltuk merasiminde kalemkâr kadın, konağın sofasında eğlenen davetliler arasında gelini oturtmuş dizinin dibine ve başlamış sanatını icra etmeye. Saçlar, dudaklar, yanaklar, derken sıra yüz yazmanın en nazik yerine, yani kaşlara gelmiş. Kalemkâr önce cımbızla fazla tüyleri almış, kaşı boyayıp inceltmiş ve özel kalemiyle şekil vermeye başlamış. Olacak bu ya, tam o sırada, ortada oynamakta olan yengelerden birinin ayağı kaymış. Kadıncık yere yuvarlanmayayım derken kalemkârın dirseğine indirmiş tekmeyi. Elindeki sert uçlu kalem de gelin hanımın gözüne bir ok gibi saplanmış. Feryatlar, bağırış-çığırışlar ile düğün evi birden karışıvermiş. Acele hekim çağrıldıysa da nafile, gelin hanım ömrünün geri kalanını bir gözü kör yaşamış. O günden sonra kalemkâr, bir daha hiçbir gelin yüzü yazmaya çağrılmamış. Hatta adı anıldıkça, "Ha! Kaş yaparken göz çıkaran kadın mı?!." diye de şöhret bulmuş.
Reklam
"Erkekler evlenme teklifinde bir şey kazanmıyor çünkü. Her şeyi ayarlamak zorundalar, diz çökmek, soruyu patlatmak ve yüzük satın almak zorundalar. Ya biz ne yapmak zorundayız? Evet dememiz yeter. Ya da hayır."
Tecrübeyle sabit, ''evlilik'' kelimesi bir tür enzim. Bir ilişkide her türlü tepkimeye yol açabiliyor. En çok da ayrılık tepkisine.
Ne oluyor şimdi bizimkilere? Yeniden neye sıvanıyorlar? Hiçliklerini bile savunamaz oldular.Uzat yüzünü tükürsünlür ne olmuş? bir kağıt mendile bakar.Öyle ya bunu somut olarak yaşamamış kimse uzatamaz yüzünü.Kendini o yüzün tükürülemez bir yüz olduğuna inandırır.Sanki bizimki İstiklal Caddesi, Üsküdar İskelesi de, sizinki Vilayet kabul salonu.Bunlarda yüzlerini temiz tutmak için "Bir şey yapmalı bir ses duyurmalı ya da bilmem kimi bilmem ne cezaevinde ziyarete gitmeli"gibi palavralar kuruyorlar önlerine.Kurun,kurun.İyi kurun.Belki kurtulursunuz.Kendinizden...
Fas'ı daha yeni yeni keşfediyorduk. Kentin örtülerini düğün gecesi bir gelinin duvağını açar gibi birer birer kaldıracaktık.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.