Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eski pagan dinlerin tanrıları yeni dinlerin Şeytan'ına dönüş­tükten sonra, Şeytan yeni bir görünüm kazandı: karakteristik boynuzları, kuyruğu ve ayrık toynakları doğrudan Kelt av tan­rısı Cernunnos ve Yunan kır tanrısı Pan'dan alındı. Şeytan için kullanılan İhtiyar Nick, İhtiyar Abaza, İhtiyar Tırmık veya İyi Dost gibi popüler adlar da doğrudan Şeytan'ın, Hıristiyanlığın başlangıcından çok sonra bile bütün Avrupa'da popüler folk­lorik inançlarda yer eden pagan atalarından alındı. Şeytan'ın Orta Çağ'da beliren ve cadılık duruşmalarında çokça kullanı­lan fiziksel tasvirlerinin İncil'deki Şeytan'la çok az benzerliği vardır ve niteliklerini büyük oranda Hıristiyan din adamları ta­rafından dışlanan eski Avrupalı pagan tanrılarına ve doğadaki ruhlara borçludur. Klasik Pan görüntüsünün yanı sıra Şeytan siyah bir adam, kocaman siyah bir köpek, bir kedi, kurbağa, keçi ve başka boynuzlu hayvanlar olarak da tasvir edilmiştir.
Sayfa 24 - Kalkedon Yayınları
Yargıç, sanığa dönüp yüzünü eline dayadı: - Peki, başka ne demektir? - Öhhö öhö öö .. Boy .. öhö öhö .. boynuzlu demektir efendim. - Hımm... Yani bu adam öhhö öhö yapmakla, sana boynuzlu demek istedi, öyle mi? Öhhö öhö ..
Reklam
Resmi ilk defa gören bir grup da hayretler içerisindeydi, çünkü onların hayallerinde canlandırdıkları "kan içici, barbar, merhametsiz" Mehmet bu olamazdı. Koskoca Roma'yı bitiren, üç gün üç gece şehirde oluk oluk kan akıtan da bu adam mıydı? Kiliselerde yüzyıllarca 'Üç Boynuzlu Şeytan, Hristiyanlığın Yok Edicisi ya da Deccal' olarak anılan bu solgun yüzlü kişi miydi?
Sayfa 23 - Epsilon yayınlarıKitabı okudu
"Seni sevsinler diye insanları zorlayamazsın..."
Ne zaman insanların yanında kendimi rahat hissetsem, hemen onların gizliden gizliye nefret ettiği ikinci bir ben canlandırıyordum kafamda. Çok geçmeden hangi tipin gerçeği yansıttığı ayırt edilemez oluyor ve kendimi her ikisiyle uyuşuyor buluyordum; tarafsız bir tutum içine çekiliyorum.
Bulutların arasında yüce bir dağ belirmişti. Sonra dağın arkasından,ellerinde kalkanları, mızrakları, kılıçları Wikinglere benzeyen demirden boynuzlu şapkalarıyla dört tane adam beliriverdi. Korkudan gözlerim fal taşı gibi açılmış, dilim tutulmuştu....
NesilyayinlariKitabı okudu
Reklam
Adam diz çöktü. Arkasındaki parçalanmış kanatlar hafifçe titreşti. Tırnaklarının altında hala mor boya kalıntıları vardı. "Tüm kuralları çiğnedin Katria." Sözleri hayal kırıklığıyla doluydu. "Sensin," diye fısıldadım. "Lord Fenwood." "Artık gerçek benliğimi gördüğüne göre gerçek adımı da bilmelisin. Davien." Arkasındaki perileri işaret etti. "Geyik boynuzlu beyefendi Hoş. Diğer boynuzlu dostumsa Giles."
Sayfa 106 - Yabancı YayınlarıKitabı okudu
bir adet alabilir miyim acaba
“Adam tek boynuzlu at gibiydi. Baklava desenli çorapları olan bir at; yine de bu onun bir tek boynuzlu olduğunu değiştirmiyordu. En iyi ihtimalle bir hayaldi ama Jessica onu yakalayabilirse hayallerinin gerçek olacağını biliyordu.”
Mührü kalbine vursaydın en başta ey şövalye :')
"Hani yüzyıllar önce savaşa giden Avrupa şövalyeleri eşlerine bekaret kemeri takar, kilit yerini balmumuyla mühürler ve anahtarı da alıp götürürlermiş ya... İşte günün birinde bu kemerli hatunlardan biri sefere çıkmayan bir lorda gönül verir. Aşk-meşk derken işi daha da ileri götürmek isterler. Tam "Ne olursa olsun" deyip kemerin mührünü söktükleri anda borular çalar trampetler vurur ve seneler önce savaşa giden koca şatonun önünde görünüverir. Mührü söken lord "Adam hasret ve telaş içindedir, büyük ihtimalle anlamaz" deyip hemen balmumunu eritir, kemerin kilidine döker ve üzerinde kendi aile armasının bulunduğu mührünü balmumuna bastırıverir ama seferden dönen kocanın senelerdir çektiği hasrete rağmen karısının kemerindeki mührü kontrol edeceği tutar. Bakar ve kendi armasının yerinde bir başka arma görür. Bir çift boynuz... Komşu lordun aile arması bir çift boynuzdur. Asırlar öncesinden bugünlere ulaşan "boynuzlu" kavramı bu hadisenin hatırasıdır."
ODTÜ YayınlarıKitabı okudu
Bir han vardı, ihtiyar, şen bir han kadim, boz bir dağın eteğinde, Ve burada öyle bir bira mayalarlardı ki Ay' daki Adam bile indi yeryüzüne bir gece payına düşeni içmeye. Seyisin çakırkeyif bir kedisi vardı beş telli bir keman çalan Kemanın yayını sallardı bir aşağı bir yukarı Kâh tiz perdeden çığırır, kâh pesten gıygıylardı Kimi zaman da sürterdi ortadan. Hancının minik köpeği pek severdi latifeyi, Konuklar ne zaman neşelense aralarında Kulak kabartır bütün şakalara boğuluncaya kadar gülerdi. Bir de boynuzlu inekleri vardı bir kraliçe kadar mağrurdu; Fakat müzik döndürürdü başını bira kadar Püsküllü kuyruğunu durmadan şallar, ve yeşillikte oynar dururdu.
Sayfa 163Kitabı okudu
96 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.