Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bütün yazarların yaptıkları bu! Bir insan alıp kopyasını çıkarıyorlar, gerçeğe uygun oluyor diye de övünüyorlar, ama hayat ne oluyor? Eserlerinde o yok işte, dünyayı kavrayış, insanlığı anlayış eserlerinde yok. Boş şeylerle övünüyorlar. Hırsızları, düşkün kızları yolda yakalayıp hapse atar gibi edebiyata sokuyorlar. Ya ne olacaktı başka? Sen de ne güzel söyledin işte. Bu coşup taşan öfke, bu kötülüklere amansızca saldırış, alçalmış insanları kepaze ediş, işte asıl edebiyat budur. Hayır, hiç de değil! Hırsızı, düşmüş kadını, aldatılmış bir budalayı anlatın. Anlatın ama insanı da unutmayın. Sizin için insan diye bir şey yok mu? Yalnızca kafanızla yazmak istiyorsunuz. Düşünmek için kalpsiz olmak gerekir sanıyorsunuz. Hayır, düşünmeyi besleyen sevgidir. Düşen insana el uzatın, mahvolan bir insanla alay etmeyin, onun haline ağlayın. Sevin onu! Onda kendinizi görün ve ona kendinizmiş gibi bakın.
Bilin ki bu zorunlu ikametim söyleyecek sözüm olmadığından değil! karar verip bir anda çekilseniz hepiniz dünyadan, çekildiğiniz her yeri tek tek doldurabilirim sözlerimle. Çünkü siz hayata dair her şeyi sakız gibi çiğnemenize karşılık, aslında hiç bir şeyi tam olarak konuşmayı beceremiyorsunuz. Sizin hayatı kaplayan bütün bu gevezeliğiniz, aslında bir tek gerçek söze sahip olmayışınızdan... Onu bulabilseniz rahatlayacak ve hayatı dinlemeyi öğreneceksiniz. O zaman, yani siz gerçeğe çarpıp sesinizi kestiğinizde, yeniden nefes almaya başlayabilecek hayat. Varsa benim gibi başkaları, sözlerini içlerine, kendilerini de suskunluk balonlarına saklayan başka gürültü mağdurları varsa eğer, hepimiz, hepimiz nefes alabileceğiz. Çünkü sessizlik herkesin dinleyebileceği kadar gür bir ses...
Reklam
MAHOMET (MUHAMMED (sav)) Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu Metindi; kimseyi kınamıyor, incitmiyordu Yolda gördüğü kimselerle selâmlaşıyordu
La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)
SESLENİŞ... Dağ gibi kara yağız birer delikanlıydık. Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi. Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken bizler bir mumun ışığında bitirirdik kitaplarımızı. Kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini, yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya. Ecelsiz öldürüldük.
Cumhuriyet 25 Ağustos 1975
Oda karardı. Ruhunda boşluk, hüzün vardı. Çevresindeki hayal ülkesi yıkılıyor, bir iz bırakmadan yıkılıyordu. Her şey, düş gibi, gürültüsüz, sessizce gelip geçmişti. Şimdi hayallerinin neler olduğunu bile bile anımsamıyordu. Ama içini sızlatan yeni bir duygu, kışkırtıcı bir istek belirsiz bir yığın yeni hayal çağırıyor... Küçük odada derin bir
Sayfa 25 - Varlık Yayınları - Nihal Yalaza Taluy Çevirisi(Sayfa 25-26)
sevginin gücü
İşte kendini seven insanın bir süre sonra sevgisi kendine yetip artacak, taşacak ve başkalarına ulaşacaktır.
Sayfa 239Kitabı okudu
Reklam
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
Nefes alış hızını taklit edip, onunla uyumlu olarak havayı soluyacak kadar ona yakındım. Onunlayken nefes almak, komadan uyanmaya benziyordu. Siz uyurken, hayat sizin için durmuş diğeri için devam ediyordu. Nefes almadığım o kısa süre içinde zaman duruyordu ve ben ona bakıyordum. Öyle güzeldi ki… Sonra nefes alıyorduk ve veriyorduk. Bu döngü ve bipoları tüm yol boyunca zihnimi kurcaladı.
Sayfa 278
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.