Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(Herkes- Hepimiz- ) Geç kalmıştı- (tım- tık)
günlerden bir gün, güneş surların üzerinde bir mızrak boyu yükselirken, Kentin ana kapısından içeri giriyordu. Fakat, geç kalmıştı.
Sayfa 15 - DirilişKitabı okudu
Doğduğu topraklardan uzakta bir yerde güneş görmeye çalışan küçük bir fidan görürseniz bir gün sulayın olur mu? Yağan yağmur ancak gözyaşlarına yetebilir çünkü
Reklam
Marsa ilk iniş
❝ Gezegenlerarası bir buçuk yıllık bir yolculuktan ve Güneş'in çevresinde dolanmak suretiyle 100 milyon kilometre gittikten sora, her biri yörüngesel indirici/sondaj aracı çiftinden oluşan iki Viking, Mars'ın yörüngesine girdiler. Yörüngesel indiriciler "aday" iniş bölgelerini incelediler. Sondaj araçları radyoyla kumandalı olarak Mars'ın atmosferine girdiler, ısıdan koruyucu kalkanları yönlendirdiler, paraşütleri açtılar, örtüleri attılar ve geri itişli roketleri ateşlediler. İnsanlık tarihinde ilk kez olmak üzere uzay araçları Kızıl Gezegenin Chryse ve Utopia bölgelerine indiler. Bu başarılı iniş, araçların dizaynına, yapılışına ve araç yöneticilerinin yeteneklerine dayanıyordu. Mars'ın ne denli tehlikeli ve gizemli bir gezegen olduğu düşünülürse, başarıda talihin de rolü olmuştur diyebiliriz… ❞
Yerliler, mutantların kendilerine özgü özelliklere sahip olduklarını düşünürler. Bunlardan birincisi, mutantların uzun süre açık havada yaşayamamasıdır. Pek çok mutant, yağmurun altında çıplak durmanın nasıl bir duygu olduğunu tatmadan bu dünyadan göçer giderler. Onlar, zamanlarını yapay biçimde ısıtılmış veya soğutulmuş yapılarda geçirirler ve dışarıya çıktıklarında normal bir sıcaklıkta bile başlarına güneş geçer. İkinci özellikleri mutantların artık Gerçek İnsanlar'ın sahip olduğu iyi sindirim sistemine sahip olmamalarıdır. Onlar yiyecekleri toz haline getirir, eritir, kimyasal işlemler uygular ve saklarlar. Doğal besinlerden daha fazla doğal olmayan besinler tüketirler. Hatta bu konuda o kadar ileri gitmişlerdir ki, temel gıdalara ve havadaki polenlere karşı alerjiler geliştirmişlerdir. Kimi zaman mutantların bebekleri, annelerinin sütlerini bile sindiremezler.
Sayfa 166Kitabı okudu
"Güneş seni aydınlatmıyorsa, ayın ışığından hiç hayır bekleme."
Sayfa 166 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
Jüpiterle birlikte gaz devleri başlıyor
❝ Mars gezegenini geçince, başka bir rejime girmiş oluruz, Jüpiter gezegeniyle öteki dev gezegenlerin rejimine. Bunlar kocaman dünyalardır. Çoğunlukla hidrojen ve helyumdan oluşurlar. Metan, amonyak ve su gibi hidrojen açısından zengin gazlardan az miktarlarda bulunur bu gezegenlerde. Buralarda, yani Jüpiter'de ve Jüpiter ailesinin gezegenlerinde katı yüzeyler yoktur. Yalnızca atmosfer ve rengarenk bulutlar görülür. Bunlar yerküremiz gibi ufak tefek gezegencikler değildirler. Jüpiter'e dünyamız gibi bin tane gezegen sığar. Jüpiter'in atmosferine bir kornet ya da asteroit düşerse, bir krater açmasını beklememeliyiz. Bulutlar arasında parçalanıp gider. Bununla birlikte dış Güneş sisteminde de birçok milyar yıl öncesine ait çarpmaların yer aldığını biliyoruz. Çünkü Jüpiter'in bir düzineden çok Ay'ı vardır ki, bunlardan 5'ini Voyager adlı uzay aracı yakından inceledi. Burada da geçmiş felaketlerin izlerini görmek mümkün. Güneş sisteminin tümü incelenebildiğinde, her dokuz gezegende de Merkür' den Pluton'a kadarki dünyalarda, çarpışmadan ötürü felaketlerin yer aldığını göreceğiz. Aynı zamanda bu gezegenlerin Ay'larında, kometlerinde ve asteroitlerinde de aynı felaket izlerini gözleyebileceğiz. ❞
Reklam
«Kim der ki, güneş toprakta küsufa, ay da yine toprakta husufa uğrar. Kim der ki, mezar, coşan büyük bir denizi içine alır?»>
Öyle bakıyorsun ki, içimdeki bütün doğal enstrümanlar aynı anda birlikte çalmaya başlıyor.
Bir de heyecanlarını gazla büyütme. Biliyorsun düşkırıklıkları için antibiyotik yapılmıyor..
Bayanhongur Şatırçulu'da yer alan Türk mezarlarının başında, kül rengi gökyüzüne bakıyorum. Bulutlar kararıp açılıyor durmadan, geyik taşlar renkten renge bürünüyor. Bazen kayboluyor taşlardaki kavisler, bazen de güneş gibi parlıyorlar. Ata ruhlarımızın sevinci gibi görüyorum ışıltıları. Mezar taşlarında yazı yok, demek ki yazıdan çok önce dikildiler ve bu da yaklaşık MS 300 ile MÖ 2000 arasında bir tarih.
Sayfa 102 - Moğolistan/Geyik Taşlar
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.