Zaman Kırıntıları
Biz, zaman kırıntıları,
zaman sinekleri,
tozlu camlarında günlerin sessiz kanat çırpanlar
ve lüzumsuz görenler artık
bu aydınlıkta kendi gölgelerini!
sanki siyah, simsiyah taşlar içinde
Ağustos Böceği Bir Meşaledir
Böcek ki akıtıyor damla damla ağzından
Üzüm ballarında süzülmüş ağustosu
Titreyen şıngırdayan bir çocuk oyuncağı
Ağustos bu seste
Bu durmayı unutmuş seste
"Biz, zaman kırıntıları,
Zaman sinekleri,
Tozlu camlarında günlerin sessiz kanat çırpanlar
Ve lüzumsuz görenler artık
Bu aydınlıkta kendi gölgelerini!
Sanki siyah, simsiyah taşlar içinde
Siyah, simsiyah kovuklarda yaşadık biz,
Sanki hiç görmedik birbirimizi,
Sanki hiç tanışmadık!
Dünya bize öyle kapattı kendisini...
Neye yarar
Hala inanamıyorum bir insan elinden nasıl çıkar bu şiir
Biz, zaman kırıntıları,
Zaman sinekleri,
Tozlu camlarında günlerin sessiz kanat çırpanlar
Ve lüzumsuz görenler artık
Bu aydınlıkta kendi gölgelerini!
Sanki siyah, simsiyah taşlar içinde
ZAMAN KIRINTILARI
Biz, zaman kırıntıları,
Zaman sinekleri,
Tozlu camlarında günlerin sessiz kanat çırpanlar
Ve lüzumsuz görenler artık
Bu aydınlıkta kendi gölgelerini!
Poyrazla güneş içlerinden hangisinin daha kuvvetli olduğu hakkında tartışmışlar. Sonunda yoldan geçen bir yolcunun elbiselerini çıkarmayı başaranın daha kuvvetli sayılacağına karar vermişler. İlk başlayan poyraz olmuş. Tüm gücüyle esmeye, yolcuyu bir taraftan diğer tarafa sürüklemeye başlamış, ancak adam üşüdükçe elbiselerine daha çok sarılmış. Sonunda poyraz vazgeçmiş, sıra güneşe gelmiş. Güneş adamı ışınlarıyla ısıtmış. Isındıkça elbiselerini çıkarmaya başlayan adam sonunda dayanamayıp çırılçıplak soyunarak yakınlarda bulunan nehrin sularına girip serinlenmiş.
Masal güzellikle ikna etmenin zor kullanmaktan daha iyi sonuçlar getirebileceğini vurgulamak istiyor.