ey yaşarken kanayan acı
şimşekli gök, tufan, kan fırtınası
uçurum kıyısında hızla büyüyen ot
yapraksız bir ölümün anısı için
körpecik kuzuların derisi için
beni tarihle avutma
umutsuz koma beni
ELÂ GÖZLÜ BENLİ DİLBER
Elâ gözlü benli dilber
Koma beni el yerine
Altın kemerin olayım
Dola beni bel yerine
Hecine gönlüm hecine
Yiğide ölüm gecine
Al beni zülfün ucuna
Sallanayım tel yerine
Gel kız karşımda dursana
Şu benim halim bilsene
Zülfünden bir tel versene
Koklıyayım gül yerine
Karacaoğlan der n'olayım
Kolun boynuna dolayım
Nazlı yâr kölen olayım
Kabul eyle kul yerine
- Birçok koma tipi var, değil mi?
Adam saatine baktı:
- Birçok, evet. Bitkisel hayat, mesela, bu durumda hasta bazı uyarılara tepki verir, bir de gerçek koma, hasta tamamen izole durumdadır..
Hayatta öyle yaralar var ki, ruhu inzivadayken cüzam gibi yer,kemirir. Bu acıları kimseye belli etmek de olmaz,zira inanılmaz acıların nadir görülen olaylardan sayılacağı kanısı yaygındır. Birisi çıkıp da bunları söyleyecek,yazacak olsa,insanlar yaygın inançlara,kendi akidelerine göre kuşkucu,alaycı tebessümlerle karşılar. İnsanlık bir çaresini,ilacını bulamadı zira. Bir tek ilaç var: Şarapla,afyonla,uyuşturucu maddelerle yapay uykuya dalmak. Ancak böyle ilaçların etkisi geçici ne yazık ki! Teskin edecek yerde bir süre sonra acının şiddetini artırıyorlar. Acaba günün birinde bu doğaüstü olayların sırrını,ruhun koma halinde, uyku ile uyanıklık arasındaki berzahta görünen gölgesinin yansımasını anlayacak biri çıkacak mı ?
1 Biçilür dem be dem rûha 'anâsırdan kabâ elvân
Fenâ mikrâzı komaz kisve-i halkı kala yek-sân
2 Mürûr ile ola herkes bu köhne cameden "âcîz
Ana elbet biçilür nev-be-nev bir câme-i pinhân
3 Dime âlûdeyim çirk-ab-ı 'isyâna niyâz-mend ol
Olursa katre âlûde kabûl eyler anı ummân
4 Şeh-i ahir-zamânın dâmen-i pâkin tutan mücrîm
Niçün olmaya ukbâda ğarik-i lücce-i ğufrân
5 Riyâyı kaldur ey zâhid kurı pindarı terk eyle
Niçe bir zu'm-ı șeytânî niçe bir kadh ola rindân
6 Benim cürmüm olup mukbil senin zühdün ola müdbîr
Meşiyyet halini sen ne bilürsin gâfil ü nâ-dân
7 Hevâ-yi nefs ile nâsıh dil-i virâneyi yakma
Ki dâğ-ı derd-i hicr ile șikeste hatıruz her ân
8 Ne zühd ü ne 'âmel elde bizimki semt-i nistidür
Bizim ser-mâyemiz budur bu vadidür bize âsân
9 Ola âmirzişe belki bahâne Sıdkîyâ bir âh
Koma âhı hemân elden ne lutf eyler sana Sübhân
Şeyh Şamil:
Ruslara karşı büyük bir cihadın öncüsü oldu. Zorlu kış şartlarında ve sarp dağlarda cihad etti. Bir elinde silah diğer elinde tesbihle yaşadı. Cihad ve zikir birlikteliğini yaşayarak gösterdi. Bir çatışmada süngü göğsünden girip neredeyse sırtından çıkacak kadar bir yara açtı. Kendi köyünde tam 25 gün boyunca ağır koma halinde ve baygın olarak yattı. 25 gün sonra gözlerini açtığında başı, anasının dizindeydi. Gözlerini açınca ilk sorduğu şey "Anacığım namazım geçti mi?" sorusu oldu.