Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hippolytus, Heresies, 8. 15.12.
Tanrıyı, yaratılışı ve benzer diğer şeyleri aramaktan vazgeç. Onu aramaya kendinden başla. İçinde her şeyi kendisi yapan ve Tanrı’m, zihnim, düşüncem, ruhum, vücudum diyenin kim olduğunu öğren. Üzüntünün, sevincin, sevginin, nefretin kaynağını öğren. Birinin nasıl iradesi dışında seyrettiğini, iradesi dışında sevdiğini öğren. Bütün bunları dikkatlice araştırırsan, onu kendi içinde bulacaksın.
Sayfa 161 - Pegasus Yayınları - Putperestlere Bir IşıkKitabı okudu
Birden kâmil bir insan oldum, fikirler birbiri ardınca sökün etti; öyle ki beni içine alan tanrısallığın etkisinde Sibel rahibi gibi coşkuyla dolup, mekânın, insanın, zamanın, kendimin, söylenmiş ve yazılmış olan her şeyin cahili haline geldim. Buna karşın, açık seçiklik, fikir, yaşama sevinci, keskin görüş ve görüntünün ayan beyanlığı sayesinde, gözle görülebilecek nesneleri oldukça kendine özgü bir açıklıkta görebilme yeteneği kazandım.
Sayfa 122 - Pegasus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Cevşenü'l-Kebir
Işıl. Uzun siyah saçlı kız Bu rutubetli mektup selamlarla doludur. Hüznümü assam kururdu ütü masasına. Ama çoraplarım kurumayacak sabaha. Hem bilirsin, Yağmur kadar İzmirliyimdir. Plastik gardırobumun karnı deşilmiş. Sanki kanat çırpmaya hazır bir martı. İşe yine geç kalacağım. Kızarsa, müdüre bir parça gevrek atarım. İzmir' de simite gevrek
Gurur ne kadar egemen olursa, kişi de o derece, yaşama yönelik duygusal tepkisini yalnızca gururuyla biçimlendirebilir. Sanki gerçek benliğini ses geçirmez bir odaya kapatmıştır ve yalnızca gururun sesini duyabiliyordur.Dolayısıyla, kendini tatmin olmuş ya da olmamış hissetmesi;kederli yada sevinçli hissetmesi;insanlarda hoşlandıkları ya da hoşlanmadıkları şeyler ağırlıklı olarak gurur tepkilerinin sonuçlarıdır. Aynı şekilde, bilinçli olarak hissettiği acı ağırlıklı olarak gururunun acısıdır.Bu dışarıdan görünmez. Başarısızlıklarından, suçluluk duygularından, yalnızlıktan, karşılık görmeyen sevgiden acı çekiyor olduğu öylesine inandırıcı gelir ki ona. Ve bunlardan acı da çeker aslında. Ancak mesele şudur :Acı çeken kimdir? Analiz sırasında acı çekenin ağırlıklı olarak gururlu benliği olduğu ortaya çıkar. Acı çeker çünkü üstün başarı elde edemediğine, yaptıklarıyla mükemmelliğin zirvesine çıkamadığına, her zaman peşinden koşulacak denli dayanılmaz bir çekiciliğe sahip olamadığına, herkesin onu sevmesini sağlayamadığına inanmaktadır. Ya da acı çekmektedir çünkü başarıyı, popülerliği ve benzerlerini hak ettiğine inanmaktadır ve insanlar onun kıymetini bilmemektedirler.
Sayfa 184 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Doktorların ısrarlı çabalar sonucunda tamamen sağlıklı olduğunu tıbben kanıtladıkları kalbinde geniş bir yara var. Buradan bütün duyguları, sırları, yaşama sevinci dışarı akıyor, dökülüyor, harcanıyor tozlu toprakta, karnı yarılmış ve sürünerek kaçmaya çalışan bir keçinin kanı gibi. Kendi kendisine söyleyecek yeni bir şeyler bulmaya çalışıyor zihni, ama bu girişim hiçbir fayda sağlamıyor. Tükenmiş bir inanç, coşkulu bir atılım tüm aynaları paramparça ediyor. Tuzla buz oluyor dünya; geriye çaresizliğin çekimi peşinde oraya buraya sürüklenmekten, yaralara yenilerini eklemekten başka yapacak bir şey kalmıyor.
Lokman Hekimin Sev Dediği
Seni sevmemiş olsam sözlerim yarı yarıya, Gözlerim yarım, Ellerim Çolak Hüseyin eli. … Bugün günlerden ne Cumartesi. Seni sevdiğim için Cumartesi elbet. Seni sevdiğim için, bak Temmuz ayındayız.
Sayfa 53 - YKY, 4. Baskı, Haz. Selahattin ÖzpalabıyıklarKitabı okudu
Reklam
“insan ruhuna bir tapınak yaptı. İnsanı, güçlü, gururlu, temiz, akıllı ve korkusuz olarak gördü. Bir kahraman gibi gördü insanı. Tapınağını ona yaptı. Tapınak, insanın yüceleceği yerdir. Kendisi insanı yücelten şeyin, suçsuz olduğunu bilmekten değil, doğruyu görüp ona ulaşmaktan, herkesin mümkün olan en iyi düzeyinde yaşamasından, utanmamasından, utanmak için nedeni olmamasından, güneş ışığında çıplak durabilmekten geldiğini düşünüyordu. Yücelmenin sevinç demek olduğuna, sevincin insanın doğuştan gelen hakkı olduğuna inanıyordu. İnsana göre yapılan bir yerin, kutsal bir yer olduğu kanısındaydı. Howard Roark'un insan ve yücelme hakkında düşündükleri bunlardı. Ama Ellsworth Toohey, bu tapınağın insana duyulan nefretin bir anıtı olduğunu söyledi. Ellsworth Toohey, yücelmenin esasının; korkudan ödü kopmak olduğunu, yerlere kapanıp sürünmek olduğunu söyledi. Ellsworth Toohey insanın en yüce eyleminin, kendi değersizliğini anlaması, bağışlanmak için dilenmesi olduğunu söyledi. Ellsworth Toohey, insanı bağışlanma ihtiyacında olan bir varlık olarak görmezsek, yozlaşmış sayılacağımızı söyledi. Ellsworth Toohey bu binanın insana ve toprağa ait olduğunu gördü. Binanın karnı çamurlarda, dedi. İnsanı yüksek bir varlık olarak görmek, bedenin kaba zevklerine alkış tutmaktır; çünkü ruhun zevkleri bizim anlayamayacağımız düzeydedir, dedi. Ellsworth Toohey'e göre, o alana girebilmek için; dilenci durumuna girmemiz, diz çökmemiz gerekiyor. Ellsworth Toohey insanları çok sever.”
"Howard Roark, insan ruhuna bir tapınak yaptı. İnsanı, güçlü, gururlu, temiz, akıllı ve korkusuz olarak gördü. Bir kahraman gibi gördü insanı. Tapınağını ona yaptı. Tapınak, insanın yüceleceği yerdir. Kendisi insanı yücelten şeyin, suçsuz olduğunu bilmekten değil, doğruyu görüp ona ulaşmaktan, herkesin mümkün olan en iyi düzeyinde yaşamasından, utanmamasından, utanmak için nedeni olmamasından, güneş ışığında çıplak durabilmekten geldiğini düşünüyordu. Yücelmenin sevinç demek olduğuna, sevincin insanın doğuştan gelen hakkı olduğuna inanıyordu. İnsana göre yapılan bir yerin, kutsal bir yer olduğu kanısındaydı. Howard Roark'un insan ve yücelme hakkında düşündükleri bunlardı. Ama Ellsworth Toohey, bu tapınağın insana duyulan nefretin bir anıtı olduğunu söyledi. Ellsworth Toohey, yücelmenin esasının; korkudan ödü kopmak olduğunu, yerlere kapanıp sürünmek olduğunu söyledi. Ellsworth Toohey insanın en yüce eyleminin, kendi değersizliğini anlaması, bağışlanmak için dilenmesi olduğunu söyledi. Ellsworth Toohey, insanı bağışlanma ihtiyacında olan bir varlık olarak görmezsek, yozlaşmış sayılacağımızı söyledi. Ellsworth Toohey bu binanın insana ve toprağa ait olduğunu gördü. Binanın karnı çamurlarda, dedi. İnsanı yüksek bir varlık olarak görmek, bedenin kaba zevklerine alkış tutmaktır; çünkü ruhun zevkleri bizim anlayamayacağımız düzeydedir, dedi. Ellsworth Toohey'e göre, o alana girebilmek için; dilenci durumuna girmemiz, diz çökmemiz gerekiyor. Ellsworth Toohey insanları çok sever."
Bir şiir ki;yıkılıyor!
Lokman Hekimin Sev Dediği Bu yürek seni seveceğini biliyordu herhalde Bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir Bire bin veren buğday Elmadaki mayhoşluk Hukuku Beşer Çınçınlı hamam
Lokman Hekim'in sev dediği
Bu yürek seni seveceğini biliyordu herhalde Bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir Bire bin veren buğday Elmadaki mayhoşluk Hukuku Beşer Çınçınlı hamam Çizmeli Kedi Sanki elleriyle komuşlar gibi
129 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.