Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
A'la b. Ziyad [ra] şöyle buyuruyor: "Rüyamda yaşlı, derisi buruşmuş, fakat üzerinde türlü süs ve zinet eşyası bulunan bir kadın gördüm. İnsanlar etrafında toplanmış, şaşkın şaşkın onu seyrediyorlardı. Ben onların bu haline şaşırdım ve kadına kim olduğunu sordum. Kadın, "yazık sana, beni bilemedin mi? Ben dünyayım" deyince, ben "senin şerrinden Allah'a sığınırım" karşılığını verdim. Bunun üzerine kadın, "benden kurtulmak istersen, mala, paraya, şöhrete önem verme" diye konuştu. Kur'an-ı Hakim'de, "Bu dünyada âmâ olan, ahirette de âmâ olur..." (Isrå 17/72) buyurulmuştur. Yani bu dünyada güzel ahlâk ve sünnet-i seniyyeye sarılmadınsa, basiretini açıp aklını işletemedinse, öbür dünyada da öyle
Sayfa 16
Allaha Çağıran Ve Ben Müslümanım Diyenden Daha Doğru Sözlü Kimdir?
I وَمَنْ أَحْسَنُ قولا مِمَّن ve kimdir, o kimseden daha güzel sözlü ki, yani kavli ve‬‎ mezhebi o kimseden daha güzel hiç bir kimse olamaz ki, ‎‫دَعَا إِلى اللهِ وَعَمِلَ صَالِحًا وَقَالَ‬‎ اننى من المسلمينBen, şübhesiz müslimîndenim» deyip, yäni ihlás ile Allah'a‬‎ yüz tutup İslâm mezhebini seve seve iltizâm edip hayır ve salāha
Sayfa 565 - 6.cild 41/33Kitabı okuyor
Reklam
- Hz. Aişe’nin (ra) Lakapları - Lakap bir kimseye asıl adından ayrı olarak sonradan takılan ikinci bir isim; kişinin severek aldığı, onu toplum içinde yücelten ad anlamında lakap güzel görülmüş. Ancak inananların birbirlerine çirkin lakaplara çağırılmaları Kur’an-ı Kerim’de yasaklanmıştır. (el-Hucurat,49/11) •Ümmü’l-Mü’minin; Müminlerin Annesi
İnsan çalışırsa,nefsine karşı cihad ederse kendisindeki bu kabiliyet gelişir
Bir meyve çekirdeğinin büyük bir kabiliyete sahip ol duğu bilinen bir gerçektir. Bu çekirdek, nice ağaçları ve meyveleri potansiyel olarak içine almaktadır. Bu çekirdek- ten özel bir bakım ve ekim sonucunda nice büyük ağaçlar meydana gelir. Bu ağaçlar, yeşil yapraklar ve renk renk çiçekler ile bezenir, çeşit çeşit meyveler verir. İşte insanda da tohum halinde bir ahlâk kabiliyeti vardır. İnsan çalışırsa, nefsine karşı cihad ederse kendisindeki bu kabiliyet gelişir ve üzerinde güzel özellikler meydana gelir. Bunun sonucu olarak kötü özellikler ya tamamen ortadan kalkar veya fiil sahasına çıkmayarak potansiyel birer güç olarak kalırlar.
Sayfa 294
48. Ey Muhammed! Sana da, daha önceki kutsal kitapları tasdik edici ve tahrif edilmiş, çarpıtılmış hükümlerini düzelterek onları hurâfelerden ayıklayan bir denetleyici olarak, hak ve hakîkati ortaya koyan ve doğrunun, gerçeğin ta kendisi olan bu Kitabı hak ve hakikat anlaşılsın ve yaşansın diye indirdik. Öyleyse, Allah’ın bu Kitapta indirdikleriyle insanların aralarında hükmet! Sakın sana gelen hakîkati bırakıp da, onların arzu ve heveslerine uyma! Şunu bil ki: Biz, bütün Peygamberleri ve ümmetlerini aynı inanç ve ahlâk kuralları etrafında birleşen bir tek ümmet yaptıysak da, ayrıntılı hukuk kuralları konusunda her biriniz için farklı bir yol ve yöntem belirledik. Eğer Allah dileseydi, bütün ümmetlere aynı şeriatı emrederek hepinizi tek tip bir toplum yapabilirdi fakat sizlere verdiği farklı imkânlar, yetenekler, eğilimler, nîmetler ve belâlar çerçevesinde sizi imtihân etmek için her ümmete, kendi ihtiyaçlarına, ortam ve şartlarına, kültürel gelişimine uygun farklı bir şeriat, farklı bir hukuk sistemi belirledi. O hâlde, dosdoğru hükümleri içinde barındıran bu Son Kitabın ışığında, en güzel toplumu oluşturmaya çalışın! İnkârcıların aldatıcı propagandalarına kulak asmadan, kendi yolunuzda kararlılıkla ilerleyin. En iyiyi, en güzeli ortaya koymak için çalışarak, hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Unutmayın ki, hepiniz eninde sonunda Allah’ın huzuruna varacaksınız. O zaman Allah, anlaşmazlığa düştüğünüz her konuda aranızda hükmünü verecektir!
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Reklam
Medenilik Barbarlık İlkellik
Kur'an'da sıkça geçen 'beşer' ve 'insan' kavramları, Âdemoğlunun iki varlık mertebesine atıfta bulunur. Beşer insanın maddi, hazzî ve sonlu yönünü işaret ederken hayvan ile insan arasında kalan bir idrak ve var olma düzeyine gönderme yapar. İnsan ise ilahî mesajın muhatabı olarak akıl ,erdem ve özgürlük mertebesine yükselmiş bireyi ifade eder. Beşer mertebesinde kalanlarda akıl ve ruh değil madde ve haz ağır basar. İnsaniyet mertebesine ulaşanlar maddi varlıklarının farkındadırlar ama onun ötesinde bir cevherlerinin ve gayelerinin olduğunu da bilirler. İslam düşünce geleneğinde bu,"mekârimü'l-ahlâk" ve "tehzîbü'l-ahlâk" kavramlarıyla anlatılır. İnsanın ahlaki vasıflarının tekmil edilmesi, güzelleştirilmesi latif ve nezih hale getirilmesi, bütün bilimsel ve sanatsal faaliyetlerin nihai amacıdır. Hz peygamber efendimiz (s.a.v)" Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" der. Burada güzel ahlâk, insanların yanı sıra tabiatla, çevreyle, başka toplumlarla ,kısacası tüm varlık âlemiyle doğru ve erdemli bir ilişki kurmak manasını taşır. Medenîleşme değer ve ahlâk merkezli bir süreçtir ve beşer olmaktan insan olmak mertebesine yükselme sürecinin adıdır.
Sayfa 93 - İnsan YayınlarıKitabı okuyor
Hukuka riayet, sözde sebat, ciddiyet, mürüvvet, merhamet ve imanın gereği olan her türlü güzel ahlâk mü'minin şiarıdır.
Sayfa 206Kitabı okudu
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem, ümmetini gecesi de gündüz gibi apaçık bir yol olan İslam dini Üzere bırakmıştır. O yoldan ancak kendini helak eden uzaklaşır. Allah ve Rasûlünün çağrısına uyan Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmeti (sahâbe, tâbiîn ve onlara en güzel şekilde tâbi olanlar), hak yolda yürümüş, akîde, ibâdet, ahlâk ve terbiye yönünden çok farklı ge onun şeriatını tatbik ederek onun sünnetine sımsıkı sarılmışlardır. Böylece sadece onlar, kendilerine düşmanlık eden veya aykırı davrananların onlara hiçbir zarar veremeyeceği ve Allah'ın emri gelip kıyamet kopacağı ana kadar hak yol üzere var olacak tâife olmuşlardır. Bizler; -Allah'a hamdolsun- onların yolunda yürüyen, onlar gibi Kur'ân ve sünnetle hidâyete eren, bunu Allah'ın üzerimizdeki bir nimeti olarak gören ve her mü'minin böyle olması gerektiğine inananlarız. Yüce Allah'dan, hem bizleri hem de Müslüman kardeşlerimizi dünya ve âhirette "La ilahe illallah" sözü ile sabit kılmasını ve bizlere rahmet ihsan etmesini dileriz. Şüphesiz ki O, karşılıksız ve çokça verendir.
336 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.