“İşte, Sevgili Vera, bana acımanıza gerek yok. Bunu size açıklıkla söylüyorum. Hiç gerek yok.”
“Benim size acımak gibi bir niyetim yok. Yoksa böyle bir şeye gereksinmeniz mi var?”
“Aptal değilim ben. O kadar değişmişsiniz ki. Tamamen farklı birisiniz.”
“Sadece dudaklarımı boyamaya başladım. Bendeki tek değişiklik bu.”
“Gördüm, yavrucuğum. Bu da birisi için değil mi? Ben koca bir ömür yaşadım, cancağızım. Kadınlar hiçbir şeyi öylesine yapmazlar. Sizin bunları beğenilmek isteğiyle yaptığınızı kastediyorum. Belki, siz de âşık olduğunuzun farkında değilsinizdir henüz. Belki tüm bunlar bilinçaltınızın etkisiyle oluyordur... Ben, ben çok yaşlanmışım, değil mi?”
“Neler diyorsunuz Nâzım, bu da ne demek şimdi? Bu karamsarlık nereden çıktı? Yolculuk sizi epey yormuş anlaşılan. Bekleyin, bir iki gün geçsin...”
“Ben sizin hastanızım, yavrucuğum. Başka bir şeyim yok.”
Ve telefonu kapattın.
Aman Tanrım, neler söylemiştin bana?! Yoksa rüya mı görüyordum? Konuşma yarıda kesilmişti? Neden?
Konuşmanın ardından dar tahta karyolana yatacağını hayal ettim