Ah Kalbim
Canınla süpür Cânânın kapısını Merhaba Canan, rahatsız etmediğimi ümit ediyorum, yanına geldim çünkü söyleyeceklerim var sana, bugün senelerdir bir türlü bitiremediğim bir meseleyi burada nihayet başlatmaya geldim, lafı uzatmayacağım, biliyorum ki uzatırsam sadede hiç gelemeyeceğim, ben seni seviyorum. Canan, öyle böyle değil çok seviyorum, hani
"Canınla süpür Cânânın kapısını"
Merhaba Canan, rahatsız etmediğimi ümit ediyorum, yanına geldim çünkü söyleyeceklerim var sana, bugün senelerdir bir türlü bitiremediğim bir meseleyi burada nihayet başlatmaya geldim, lafı uzatmayacağım, biliyorum ki uzatırsam sadede hiç gelemeyeceğim, ben seni seviyorum. Canan, öyle böyle değil çok seviyorum, hani derler ya "gördüğüm ilk
April yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Mustafa Kemal politikayı bir yana itti. Artık yapılması gereken bir işi vardı. Kuzey Afrika'ya gidip İtalyanlar'la savaşmalıydı. Suriye ve Mısır'dan geçen uzun kara yolu dışında Türkiye'nin Kuzey Afrika'yla bağlantısı kesilmişti. İtalyanlar denizin denetimini ellerinde tutuyorlardı; filoları Çanakkale Boğazının da çok
Mustafa Kemal politikayı bir yana itti. Artık yapılması gereken bir işi vardı. Kuzey Afrika'ya gidip İtalyanlar'la savaşmalıydı. Suriye ve Mısır'dan geçen uzun kara yolu dışında Türkiye'nin Kuzey Afrika'yla bağlantısı kesilmişti. İtalyanlar denizin denetimini ellerinde tutuyorlardı; filoları Çanakkale Boğazının da çok
Vera ile ilgili bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. 1961'de Bakü'ye gitmek için Moskova'da Nâzım'ın evine geldim. Yol param olmadığı için Nâzım'dan 50 ruble para istedim. Nâzım'ın bütün parası Vera'da olduğundan, para almak üzere evin diğer odasında bizi sürekli dinleyen Vera'nın yanına gitti. Ve uzun süre
Süpermen Türk Olsaydı Pelerinini Annesi Bağlardı
Dumlupınar Meydan Muharebesi'ni kazanır bizimkiler. Fatma Teyze, komutanın karşısına gelir, elinde iki tavuk. "Oğlum ben ‘Dumlupınar'ı geri alan komutana bu iki tavuğu vereceğim' diye ahdetmiştim. Sahip olduğum tek şey bu iki tavuk. Kabul etmezsin diye kesip getirdim" der. Hayrullah Fişek Paşa'nın gözleri dolar, teşekkür eder ve alır tavukları. Tavuk deyip geçmeyin, bir çatışmanın sonunda, Kazım Karabekir emir subayına "Oğlum 24 saattir bir şey yemedik galiba" der. Zabit araya taraya zorlukla bir yumurta bulur. Pişirip yedirirler generale. Bir yumurta daha yoktur. Komutan tavukları pişirtir. Kazım Karabekir'i, Mustafa Kemal'i ve diğer tüm komutanları akşam yemeğine davet eder. Yemek gelince Atatürk sorar: – Nereden çıktı bu tavuk? Anlatırlar durumu. Atatürk yine sorar: – Asker bugün ne yedi? – Kavurga[13]. – Alın bu tavukları askere verin, bize kavurga getirin. Komutanlar hep beraber kavurga yerler. İşte %8 okuma yazma oranıyla bir devletin, 1923-1948 arası dünyanın en hızlı gelişen iki ekonomisinden birine sahip oluşunun sırrı.
elma yayınlarıKitabı okudu
Reklam
58 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.