Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Araziden alman öşür ve haraç başkanm mülkünün direğidir. Yalnız üretimin artması, bereketin çoğalma­sı başkanm adil davranmasına bağlıdır. Harap olması üretimin düşmesi ise Onun zülmündendir. Toprağın ve­rimsizliği yeterince işletilmemesinden ve ziraatçıların azlığından başkanm zulüm ve işkence ile halkı yokluğa doğru yöneltip, onları işlerinden alıkoymasından dolayıdır.
Rousseau'nun öğretisinin temelinde de bunlar vardır; bizim meclis uygulamalarımızın temelinde de, aşağı-yukarı aynı düşünceler bulunmaktadır. Bu yüzden bunların nedenlerini bilmek son derecede önemlidir. Kuşkusuz düşüncelerde bir yanılmadan ileri geldiklerini, bayağı bir mantık yanlışı olduklarını, bu yanlışı düzeltmek için onu dile getirmenin, kanıtlı olarak göstermenin, o düşüncelere geri dönülmesini eğitimle, uygun öğütlerle önlemenin yeterli olacağını söylemek kolaydır. Ama bireylerin yanlışları gibi toplumların yaptığı yanlışların da nesnel nedenleri vardır ve onları düzeltmek, ancak o nedenler üzerinde etkide bulunarak olanaklıdır. Renk körlerinin renkler konusunda yanılmaları, onların görme organlarının bu yanılmaya neden olacak biçimde yapılmış olmasından dolayıdır; istendiği ölçüde uyarılsınlar, her şeyi gördükleri gibi görmekte süre gideceklerdir. Bunun gibi, eğer bir halk devletin rolünü, onunla girmek durumunda olduğu ilişkilerin niteliğini böyle tasarlıyorsa, toplumsal durumda bu yanlış tasarıma yol açan bir şey var demektir. Bu organik yapı değiştirilmedikçe, hiçbir azarlama, hiçbir çağrı, o yanlışı ortadan kaldırmaya yetmez. Kuşkusuz hastaya rahatsızlığını ve bunun yol açtığı sakıncaları açıklamak yararsız değildir, ama iyileşebilmesi için onun koşullarını kendisine göstermek gerekir ki onları değiştirebilsin. Böyle değişimler ise güzel sözlerle olamaz.
Sayfa 119
Reklam
...çatışmayı gideren şey, yurtseverliğin evrenselciliğin küçük bir bölümüne dönüşme eğilimi göstermekte olmasıdır. Çatışmaya yol açan şey ise, çok büyük sıklıkla başka türlü algılanmasından dolayıdır. Gerçek yurtseverlik, sanki yalnız dışarıya yönelik toplumsal eylem biçimlerinde kendisini gösteriyor gibidir; insanlar üyesi oldukları yurtsal kümeye bağlılıklarını, sanki ancak onu başka bir kümeyle çatışmaya sokan koşullarda fark edebiliyor gibidirler.
Sayfa 96
...bireylik, ancak devlet varsa var olabilir. Denilebilir ki, temel işlevi oluşturan, devlettir. Çocuğu ataerkil bağımlılıktan, evin zorbalığından kurtaran devlettir; yurttaşı derebeycil, daha sonra da yerel kümelerden özgürleştiren, devlettir; işçiyi ve işvereni lonca eziciliğinden kurtaran odur. Etkinliğini aşırı şiddet kullanarak yapması, yalnızca yıkıcı olmakla yetindiği için bozulmuş olmasından dolayıdır. Görev ve yetkilerinin genişlemesini haklı kılan da budur. Görüldüğü gibi bu devlet anlayışı, onu yalnızca bastırıcı bir adalet uygulayıcılığıyla sınırlamamakla birlikte, bireycidir; ona, gizemsel olmadan, toplumsal yaşamın her alanında çok geniş kapsamlı bir işlev görme hakkını ve ödevini vermektedir.
Sayfa 84
Didem Madak
Ruhumu gömdüğüm yer hala belli. Güneşi özledim, sonra seni Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım..
Ah bi şair olaydım.
“Şair olsaydım istediğimi söylerdim. Peki neymiş o söylemek istediğin şey? İşte sorun da orada ya. Şair olmadığım için söyleyemiyorum…”
Reklam
"Vişne bahçeleriyle dolu neşeli bir şehre benzerdi senin sesin"
"Ruhumu gömdüğüm yer hala belli. Güneşi özledim, sonra seni Keşke gölgesine razı bir fesleğen olaydım."
Ama benim kafamı asıl, yarın olacak olan başka bir olay meşgul ediyor. Yarın yedide pek tuhaf bir olay olacak ve dünya ayın üzerine oturacak. Ünlü İngiliz kimyager Wellington da bunun böyle olacağını yazıyor. Ayın o narin, kırılgan yapısı aklıma geldikçe, itiraf ederim ki, müthiş tedirgin oluyorum. Ayı çoğunlukla Hamburg'da yapıyorlar ve fakat berbat mı berbat oluyor yaptıkları ay. İngiltere'nin bu işe kayıtsız kalmasını da aklım almıyor. Topal bir fıçıcıya ay yaptırırsan, bu kadar olur. Aptal herif yapımda zeytinyağlı halat yerine katranlı halat kullandığı için insanın burnunun direğini kıran berbat bir koku kapladı bütün dünyayı. Ayın böylesine nazik, kırılgan bir top olmasından dolayıdır ki, insanlar ayda yaşamıyorlar. Şu anda orada yalnızca burunlar yaşıyor.
Balladırma bana ölümü şanlı Odysseus, bütün geçmiş göçmüş ölülere kral olacağıma el kapısında kulluk edeydim keşke, varlıksız, yoksul bir çiftçinin yanında ırgat olaydım.
Sayfa 200 - AkhilleusKitabı okuyor
Saf Milliyetçilik: Türk Milliyetçiliği
"Milliyetçiliği en saf ve temiz şekilde anlayan Türkler başka soydan olanların dil, din ve kültürlerine hürmetkâr bulunuyorlar; türlü siyasi huzursuzluk içinde kıvranan milletlere hürriyet ve adalet götürüyorlardı. Meşhur reformcu Martin Luther'in Türk devletinden gıpta ile bahsetmesi bundan dolayıdır."
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.