- Okula gitmek için, diye mırıldandı kukla, yaşım biraz geçmiş sayılmaz mı diyordum. - Hayır efendim. Şunu aklına koy: Okumak, öğrenmek için, hiçbir zaman geç kalınmış değildir. - Ama sanatım ya da mesleğim olmasını istemiyorum ben... - Niçin? - Çünkü çalışınca yoruluyorum. - Oğlum, dedi Peri, böyle konuşanların sonu ya hapis­hane olmuştur, ya hastane. İnsan, varsıl da olsa, yoksul da olsa, bir şeyler yapmak, çalışmak zorundadır bu dünyada. Kendini tembelliğe bırakanların sonu hep kötü olmuştur. Tembellik çok kötü bir hastalıktır; hemen, daha çocukken iyileştirmek gerekir bu hastalığı; büyüdükten sonra iyileş­mez artık, yoksa...
Sayfa 107 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
MEKKE DEVRİ UZUN SÜRER DOĞU TÜRKİSTAN'DA!
. İFAM'da dersler bitmiş, kardeşler hasbihâl için konferans salonunda toplanmıştı. Birkaç öğrenci meramını ifade eden vecîz konuşmalar yaptıktan sonra sunucu, kürsüye Doğu Türkistan'lı Abdüsselam'ı ça ğırdı. Kendine has türkçesiyle hayatını ve İFAM'a nasıl geldiğini anlattı. Ben de size hülâsa edeyim: Abdüsselam, on dört
Sayfa 117
Reklam
Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
Anne olmak .. :((
Çocukken yatağımdan her kalkışımda, yerdeki yastık ve minderleri görüp, annemin dağınıklığından dolayı söylenip dururdum. Büyüdüm, evlendim ve nur topu gibi bir erkek çocuğu sahibi oldum. Oğlum da bana benzemiş olacak ki geceleri kıpır kıpır dönüp ikide bir yataktan düşüyor. Ve simdi ben, rahmetli anacığıma fatihalar okuyarak, yavrumun düşebileceği yerlere minderler seriyorum...
"Birer birer ele alalım istersen: İnançlarında çocukken aldığın telkinler ve yönlendirmelerin çok etkisi vardır. Annen ve babanla ilişkilerin nasıldı?" "Genel olarak iyiydi, severdim kendilerini." "Derinlemesine düşün, seni üzen, seni hayal kırıklığına uğratan bir şeyler yok muydu? Bir şeyler yapıp anne babanın görmediği?" "Aslında şey vardı, küçükken annem ve babamla ilgili hatırladığım bazı hikâyeler var, çok üzülmüştüm. Birincisi annem ben altı yaşındayken benden üç yaş büyük olan Sermet'le beni alışveriş yapmak için beni pazara götürmüştü. Pazardan tabaklar aldı ve kendi elleri dolu olduğu için kuzenim Sermet'e uzattı, onun taşımasını söyledi. Ben, 'Anne ben taşıyabilirim,' dediğimde, 'Hayır oğlum taşıyamazsın, Sermet senden daha büyük o taşısın,' dedi. Israr etmeme rağmen tabakları bana taşıttırmadı. Bu bende çok üzüntü yaratmıştı, çok küçük bir şey gibi görünüyor ama bende çok yer etmiş nedense, o günkü üzüntüm hâlâ aklımda. İkincisi de babamın standart sözü, 'Senin aklın ermez. Babamın yapılacak küçük işlerde bana güvenmemesi... Halbuki benim aklım eriyordu. Ben yapabilirdim ama o sürekli bunu söyleyerek artık bir süre ona bir şey sormamama neden oldu. Tabii babamın karnemde zayıf getirdiğim zamanlar beni dövmesini söylemiyorum bile. O zamanlar çok korkardım babamdan. Bir şeyler söylemeye, bir şeyler istemeye cesaret edemezdim."
yere minder sermek
Çocukken yatağımdan her kalkışımda, yerdeki yastık ve minderleri görüp, annemin dağınıklığından dolayı söylenip dururdum. Büyüdüm, evlendim ve nur topu gibi bir erkek çocuğun sahibi oldum. Oğlum da bana benzemiş olacak ki geceleri kıpır kıpır dönüp ikide bir yataktan düşüyor. Ve simdi Ben, rahmetli anacığıma fatihalar okuyarak, yavrumun düşebileceği yerlere minderler seriyorum...
Reklam
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.