Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İlk kez okul heyecanı yaşayan velilerim... :D
Evlâdcağızımızın elif deyişini kapı aralığından olsun duyalım!
Sayfa 353 - Dergâh yayınlarıKitabı okudu
Reklam
sen o plütonik sevdanın yollarından geçmedin sülük o yüzden bilmezsin. senin paran dayansa kalbin dayanmaz. onlar para dayandıramayanlar. paraya dayanamayansın sen. çocuğunun on sekiz senelik okul masrafını bir köşeye atmak nedir bilmezsin o yüzden. yeni dükkan açmış küçük esnaf heyecanı nedir onu da bilmezsin. eser yok dirayetli takipçlikten. (...) markete giderken boykot listeni yanına aldın mı? yatarken perdeleri çekiyor musun? gücün yettiğince küçük görüyor musun kendini? sıkılmak utanç veriyor mu? günler geçmek biliyor mu? sigarayı azalttın mı? seni bulamayacaklarını mı sandın? akşamları elektrikler kesilince mutlu oluyor musun? köpeğinin seni sevdiği kadar sevebiliyor musun kimseyi?
İçimde bir şeylerin kıpraştığını hatırlıyorum, okul çocukları gibi yaramazlığın o heyecanı vardı içimde. Sarhoş olmuş, gibi coşmuştum.
"Nazım sahneye oyunlar hazırlıyor Gittikleri yerlerde de ayakta alkışlanıyor. Okul tiyatrosunda Eşitlik esas, konu özgürlük. Ne yaparlarsa paylaşarak, Herkes hem oyuncu Hem de oyun yazarı. Üniversite bitince Kimi doktor olacak, Kimi sanatçı, Ortak noktaları, Ülkelerine dönüp Dünyayı değiştirme heyecanı. "
heyecan ve korku arasındadır; ÖZGÜVEN
okul günlerinizi animsayin; Sınıfınızda, kendiniz veya bir başka­sının, öğretmenin sorusunu"' yanıtlama konusunda ne kadar hevesli olduğu anlari hatırlayın: "Lütfen öğretmenim, lütfen, ben!" Gerçekten özgün, yaratıcı, kendinizi ifade eden bir yanıt verdi­ğiniz andakı heyecanı anımsayın. Oğretmen ne yanıt vermişti? "Hayır, istediğim yanıt bu değil." Sınıftan yükselen alaycı kah­kahaların ardından. ber çocuğun aklının içinde küçük bır ses, "Bunu bir daha asla yapma" demekteydi.
Reklam
CEZA, ÇOCUĞA BIRAKILIRSA
İlkokul ikinci sınıf öğrencileri, "Siz baba olsanız, babanız da çocuğunuz; suç işlediğinde ona ne ceza verirdiniz?" sualini başarıyla cevaplandırırlar. Henüz sınav heyecanı bilmeyen, duygularını minicik elleriyle, olduğu gibi kağıda dökmeye çalışan bir yavrunun kurşun kalemi şu kelimeleri sıralıyordu "Onu bir topal ata bindiririm.
1. Evlatlarımızın dünyevi gelecekleri için harcadığımız enerjiyi, gösterdiğimiz ciddiyeti, onların ahiret gele- cekleri içinde gösteriyor muyuz? 2. Evlatlarımızın dershaneleri, özel hocaları, özel dersle ri, okul ihtiyaçları için harcadığımız parayı onların İsla mi eğitimleri için de harcayabiliyor muyuz? 3. Çocuklarımızın çevre tarafından, komşular ve akra- balar tarafından, öğretmenleri tarafından beğenilen ve sevilen bir çocuk olmasını istediğimiz kadar, Allah tarafından beğenilen, razı olunan bir evlat olması için de gayret ediyor muyuz? 4. Evlatlarımızın okula başlamaları, üniversiteye girme- leri için duyduğumuz heyecanı, namaza başlamaları ya da tesettüre girmeleri veya Kur'an öğrenmeleri için de duyabiliyor muyuz? 5. Sabah okul servisini kaçırmamaları için gösterdiğimiz teyakkuz halini, sabah namazlarını kaçırmamalan için de gösterebiliyor muyuz? 6. Üniversite sınavını, memurluk sınavını kazanmaları için dua edip Rabbimize yalvardığımız kadar yarın ka- bir sınavını, mahşer günü ahiret sınavını kazanmaları için de dua edip göz yaşı döküyor muyuz?
Sonya ona hızlı bir göz attı. Mutsuz bir insana karşı duyduğu o heyecanlı ilk acıma duygusundan sonra, yeniden korkunç cinayet düşüncesiyle sarsıldı. Raskolnikov’un konuşma tonundaki değişme, ona bir anda cinayeti ve katili hatırlatmıştı. Şaşkınlıkla bakıyordu ona. Bu iş niçin olmuştu, nasıl olmuştu, daha hiçbir şey bilmiyordu. Bu sorular şu anda
Sayfa 514 - 526Kitabı okudu
Herr Direktör Scheuermann' ın bir aralık şöyle bir soru sorduğunu anımsıyorum şimdi. -Çocuklar, Türkçenin heyecan veren bir dil olduğunu, buna karşılık, Almancanın böyle bir heyecanı tattırmaktan uzak olduğunu bilir miydiniz? Sesimiz soluğumuz çıkmadı bu soru karşısında, ne diyeceğimizi bilemedik, ne demek istiyordu Herr Scheuermann? Susup kaldığımızı gören okul müdürümüz: - Sizlere bir örnekle açıklayayım bunu, diyerek sözünü sürdürdü, Türkçede "Ben yarın okula gidiyorum" dersiniz örneğin, oysa Almancada "Ben gidiyorum yarın okula" denir. İşte gördüğünüz gibi, Türkçede yapılacak iş tümcenin ancak sonunda anlaşılır. Almancada ise daha tümcenin başında ortaya çıkar, bir merak uyandırmaz, Türkçede eylem tümcenin sonundadır, oysa Almancada tümcenin başında yer alır."
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.